82 Model Yönetmelik Bunaltmaya Devam Ediyor

82 Model Yönetmelik Bunaltmaya Devam Ediyor

Yayınlanma:
Güncelleme: 02 Kasım 2019 11:14
82 Model Yönetmelik Bunaltmaya Devam Ediyor

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Memur-Sen Ailesi olarak, kamu görevlilerinin uymak zorunda olduğu kılık-kıyafet konusunda bir sivil itaatsizlik eylemini sürdürüyoruz. Sivil itaatsizliğimizin temel ilkesi belli, 82 model Kenan Evren’den kalma bakiyenin, hikayenin miadı dolmuştur. Demir perde ülkelerinin de bile uygulanmayan 82 model yönetmelik Türkiye’de kamu görevlilerini bu anlamda bunaltmaya devam ediyor. Biz, istiyoruz ki insanın temel hak ve hürriyetlerine saygı duyan insana kıymet veren bir çerçeveye bu iş otursun” dedi.

Memur - Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, Isparta’da Şehit Komiser Muhsin Kiremitçi İmam Hatip Ortaokulu’nda oluşturulan Yedi Güzel Adam Kütüphanesi açılış törenine katıldı. Törene ayrıca Memur - Sen Isparta İl Başkanı Erdal Demiralay, Memur Sen’e bağlı sendikalara üye kamu görevlileri, okuldaki öğretmen ve öğrenciler katıldı. Okulda eğitim ve öğretim gören bir öğrencinin Kur’an-ı Kerim tilavetiyle başlayan törende İl Müftüsü Bayram Şahin tarafından dua edilerek açılış kurdelesi kesildi.
Açılışın ardından Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın ile beraberindeki davetliler, açılışı yapılan kütüphaneyi gezdiler.

"82 model yönetmelik, Türkiye’de kamu
görevlilerini bunaltmaya devam ediyor"
Ülke gündemiyle ilgili gazetecilere açıklamalarda bulunan Memur - Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, “Biz, Memur - Sen ailesi olarak kamu görevlilerinin uymak zorunda olduğu kılık - kıyafet konusunda bir sivil itaatsizlik eylemini sürdürüyoruz. Sivil itaatsizliğimizin temel ilkesi belli, 82 model Kenan Evren’den kalma bakiyenin, hikayenin miadı dolmuştur. Demir perde ülkelerinin de bile uygulanmayan 82 model yönetmelik Türkiye’de kamu görevlilerini bu anlamda bunaltmaya devam ediyor. Biz, istiyoruz ki insanın temel hak ve hürriyetlerine saygı duyan insana kıymet veren bir çerçeveye bu iş otursun” dedi.

“Kamu görevlileri içerisinde kadınların, kamu hizmeti sunması konusunda, başörtülü olanlara engel teşkil eden, yıllarca üniversite öğrencilerini turnikelere sıkıştıran, kamu görevi söz konusu olduğunda da ‘Burası kamusal alandır’ diyerek onları tardeden, kategorize eden bir anlayış vardı” diyen Memur - Sen Genel Başkanı Yalçın, “Bu anlayış, bizim 12 milyon 300 bin imzayı ortaya koymamızla, 2013’te Cumhurbaşkanımızın demokratikleşme paketinin başına ‘Kamusal alan’ yalanını bitirişini ifade eden düzenlemeyi yapmasıyla, bu sorun çözüldü. Kadınlar artık, kıyafeti üzerinden değerlendirilerek kamuda kategorize edilmiyorlar. Bu anlamda teşkilatımıza, Cumhurbaşkanımıza, siyasi iradeye Türkiye’nin yıllardır baş ağrısı olan bu sorunu çözüldükleri için teşekkür borçluyuz. Biz, yönetmeliğin toptan ele alınması ve bir özgürlük ve kamu görevlilerine saygı duyan bir çerçevede yeniden elden geçirilmesi konusunda uzun süredir sivil itaatsizliğimizi devam ettiriyoruz. Bu eylemimizin üzerinden yıllar geçti, 2012’de başladığımız sivil itaatsizlik sürecimiz, 2019 yılından 2020’ye giderken halen devam ediyor. Çünkü biz, bu konuda kararlıyız. Bize, ‘Ayakkabı topuk boyunuz böyle olacak, pantolonunuz kumaşı böyle olacak, ense taraşınız böyle, faul uzunluğunuz böyle, bıyıklarınız üst dudağınızı ihlal edemez, aşağıdakini taciz edemez’ gibi bize embesil muamelesi çeken, öz yeterlilikleri gelişmemiş kişi muamelesi yapmaya çalışan bu anti demokratik yönetmeliğe karşı bizim bir duruşumuz, bir sivil itaatsizlik eylemimiz var. Biz istiyoruz ki kamu görevlilerin yeterliliklerine, mesleğine olan saygınlığına her türlü anlamda, kendisine güvenine halel getirmeyecek bir şekilde düzenleme yapılsın” ifadelerini kullandı.



“Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda teşvik
eden yaklaşımını yadırgamıyoruz ve yanlış da bulmuyoruz”
Gelinen son süreçte, Milli Eğitim Bakanlığı tarafından, Bakan Ziya Selçuk’un öncülük ederek kendisinin de giydiği, ancak öğretmenleri herhangi bir zorlamaya bağlı bırakmadığı, tavsiye durumundaki beyaz önlük giyimi konusunda da açıklamalarda bulunan Memur - Sen Genel Başkanı Yalçın, şöyle devam etti; “Kamu görevlilerini bu anlamda sıkboğaz eden bu yönetmeliğe ilişkin bir adım beklentisi devam ederken, Milli Eğitim Bakanlığı’nın okullarda öğretmenlerin önlük giymesine yönelik, eğitimde yenilik diye bir çalışması gündeme geldi. Kesinlikle teşvik eden düzenlemelere ilişkin karşıtlığımız yok. Bizim tahakküm eden yaklaşımlara karşı bir alerjimiz var. Milli Eğitim Bakanlığı’nın bu konuda teşvik eden yaklaşımını yadırgamıyoruz ve yanlış da bulmuyoruz. Milli Eğitim Bakanı bu anlamda, ‘Böyle olması daha uygundur, tercih öğretmenlerimizindir’ diyor. Biz de aynı düzenlemeyi kamu görevlileri için sıkboğaz eden ve anti demokratik 82 model yönetmelik için bekliyoruz. Yönetmeliğinde bize dayatan tahakküm eden yöntemlerle bizi hizaya sokmaya çalışan tarzına karşı itirazımızı yükseltmeye devam ediyoruz.”

“Anti demokratik süreçler, geçmiş Türkiye’nin
örnekleri artık geride kalsın”
“Bu anlamda teşvikin, takdirin ve insanların tercihin önemli olmasıdır” diyen Memur - Sen Başkanı Yalçın, “Tahakkümün ön plana çıktığı, bize diretmelerin, dayatmaların yapıldığı, her şeyden alerji duyuyoruz. Bu ülke yıllardır dayatma ve diretme yaptı. Üniversite önlerindeki turnikeler, katsayılar ve kamusal alan yalanı bu dayatmaların eseriydi. Dolayısıyla, anti demokratik süreçler, geçmiş Türkiye’nin örnekleri artık geride kalsın ve bu anlamda kamu görevlilerine embesil muamelesi yapan ve ‘Ne giyeceklerini bilmeyen, yeterlilikleri henüz gelişmemiş, onların ancak giyeceğini biz belirleriz’ diyen bu yaklaşım artık tarihin çöp sepetine atılsın. Ben, bu konuda Cumhurbaşkanımıza, devlet büyüklerimize, hükümet yetkililerimize, bu vesile ile bir kez daha çağrıda bulunuyorum; 82 model yönetmeliğin bir an önce değiştirilmesi gerekiyor. Kişiye, siyasal ortama, iklime göre değişen uygulamaları doğru bulmuyoruz. Bu doğru değil. Şimdi, Cumhurbaşkanımız İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı iken, kamu görevlileri, İSKİ’de çalışan bir belediye çalışanı sakal bırakarak görevine geldi. Yıllardır bu böyle devam ediyor. Ekrem İmamoğlu geldi, bir genelge yayımlayarak, ‘Herkes bütün sakallarını kesecek, cascavlak şekilde işine gelecek’ dedi. Peşinden Küçükçekmece Belediyesi de benzer şekilde bir talimat yayımladı. Peşinden, bazı mülki amirler, göreve yeni başlayanlar çok daha hevesli bu konuda; peş peşe bu tip yönetmeliği hatırlatan, bize uyarılar yapmaya çalışıyorlar.

Ben Milli Eğitim Bakanlığının bu konuda, öğretmenlere ilişkin ‘Böyle bir çerçeveyi tavsiye ediyoruz’ yaklaşımını kıymetli buluyorum. Bakanın buna öncülük etmesi ve ‘Böyle olması iyi olur’ demiş olmasını, karşıdaki kitleye saygı göstermesi açısından doğru buluyorum. Ama yönetmelik konusunda da, aynı adımı ve değişikliği bekliyoruz. Orası da esnetilmeli, bu anlamda insan haklarına uygun, temel hak ve özgürlüklere uygun hale getirilmeli ve kamu görevlilerine ‘Siz, şöyle pantolon giyebilirsiniz, kumaşı böyle olabilir, kazağın yakası şöyle olabilir’ gibi embesil muamelesi çeken bir tarzı doğru bulmuyorum. Dünyanın hiçbir yerinde artık bu tür bir uygulama artık muteber değil. Demir perde ülkelerinde bile kalmadı. Burası artık, 82 model bir darbe yönetmeliğiyle yönetilebilecek bir ülke değil. Bunu da artık bu vesile ile ifade etmek istiyorum” dedi.



“Kabukla, kaportayla uğraşmanın bu ülkeye bir faydası olmadı”
Öğretmenlerin beyaz önlük giymesi konusundaki yaklaşımın mesleği ön plana çıkarıp, çıkarmayacağı konusunda kendisine yöneltilen soruya da cevap veren Yalçın, “Ben kaportada mesleğin kıymet görmesini doğru bulmuyorum. Önlük giydiğimiz zaman mesleğin bütün sorunları bitmiyor. Dolayısıyla, mesleğimize ilişkin bir sorunumuz var. Öğretmenlik Meslek Kanunu bir an önce çıkmalı. Öğretmene ve kamu görevlilerine ilişkin şiddeti önleyecek yasal düzenlemenin bir önce çıkması lazım. Beyaz önlük giyen doktor, şiddete maruz kalmıyor mu, o da şiddete maruz kalıyor. Beyaz önlük giyiyor, o da fark etmiyor. O yüzden bizi şiddetten, vandallıklardan ve taşkınlıklardan koruyacak şey, giydiğimiz önlük falan değildir. Bu anlamda, ‘Ben böyle bir şeyi tavsiye ediyorum’ yaklaşımını düzgün buluyorum. Ama bizim beklediğimiz şey, bir kaporta değişikliği değil, öğretmenlik mesleğinin ekonomik yönüne de şiddete ilişkin önlem alınmasına da, öğretmenlik meslek kanununa ilişkin bütün düzenleme yapılarak, mesleğe kıymet verilmesine ilişkin bütün çerçeveye yönelik bütüncül bir bakışa ihtiyacımız var. Yoksa, öğretmenler beyaz önlük giydi diye, hedef olmayacak diye bir şey söz konusu değil. Bizim esas beklediğimiz şeyler, özlü ve esaslı şeyler. Yoksa kabukla, kaportayla uğraşmanın bu ülkeye bir faydası olmadı. Yıllarca kaporta üzerinden insanlar, bu ülkede tanımlandı. Halbuki biz, tanımlama değil, tanıyan devlet istiyoruz. Bizi tanımlamasınlar. Bizi kategorize etmesinler, tanıyan devlet istiyoruz” ifadelerine yer verdi.

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum