Abdullah Hoca'dan HES'çilere Yaşam Dersleri

Isparta'nın Sütçüler ilçesindeki Yukarı Köprüçay Havzası'nda projelendirilen Kasımlar Barajı ve HES projesinin bölgenin doğasını katledeceğini savunan ...

Yayınlanma:
Güncelleme: 02 Şubat 2012 20:45
Abdullah Hoca'dan HES'çilere Yaşam Dersleri

Isparta'nın Sütçüler ilçesindeki Yukarı Köprüçay Havzası'nda projelendirilen Kasımlar Barajı ve HES projesinin bölgenin doğasını katledeceğini savunan Abdullah Hoca olarak bilinen Abdullah Özbey, 15 dönüm meyve bahçesinin de su altında kalacağını belirterek "ben bahçemi satmayacağım. Çünkü buradaki meyveleri kuşlar, sincaplar yiyor. Satarsam o ağaçları kesecekler. Buna Allah da kul da razı olmaz" diye konuştu.

Özbey, "eğer illa ki enerji üretmek istiyorlarsa gelsinler ben onlara rüzgâr santrali kurabilecekleri yerleri göstereyim. Su ile uğraşmasınlar" diye de ekledi.

ABDULLAH HOCA OLARAK TANINIYOR
Isparta'nın Sütçüler ilçesi sınırlarındaki Yukarı Köprüçay Havzası son günlerde bölgede yapılması planlanan Kasımlar Barajı ve HES rojesi ile gündemde. ÇED süreci başlayan projenin hayata geçmesiyle birlikte barajın suları altında kalması beklenen Darıbükü köylüleri ise tedirgin bekleyişlerini sürdürüyor.

Çoğunluğu yaşlılardan oluşan köyde yaşayanların birçoğu evlerini terk etmek istemiyorlar ve kentlerdeki çocuklarının yolunu gözlüyorlar. Bölgede 'Abadullah Hoca' olarak tanınan 75 yaşındaki Darıbükülü Hacı Abdullah Özbey, baraj için yapılan tartışmalara değinerek çarpıcı önerilerde bulundu.

BARAJIN BURADA NE İŞİ VAR
Isparta'da köylülerin buluştuğu çay ocağında sorularımızı yanıtlayan Abdullah Hoca, atalarının yıllardır bu bölgede keçi çobanlığı ve tarım yaparak yaşamlarını sürdürdüklerini belirterek şunları söyledi: "Ben çocukken Güldallı deresinde yaz aylarında çalışan bir değirmen vardı. Sonra babam ve amcamın çocukları bir değirmen daha yaptılar. İncidere ve Kasımlar'da da su değirmenleri vardı. Bu değirmenlerin hepsi kaybedildi şimdi. Değirmenlerle birlikte bizleri de perişan ettiler. Başka bir şeyimiz kalmadı şimdi. Bize kadar ulaşan bir yaşam sürüp gelmiş bu vadide. Şimdi de 'baraj yapacağız' diyorlar. 'Barajın burada ne işi var?' diye soruyorum ben. Dedelerim Çanakkale'de, Sarıkamış'ta bu ülke için savaşmış insanlar. Bu insanlar bu vadide yetişip geçimlerini burada sürdürmüşler. Ben üçüncü kuşağım. Şimdiden sonra bize verecekleri üç beş kuruşla mı geçineceğiz.Biz baraj filan istemiyoruz" dedi.

GELSİNLER RÜZGÂR SANTRALİ İÇİN YER GÖSTEREYİM
Bölgede enerji üretilmesi amaçlanıyorsa alternatif önerileri olduğunu söyleyen Özbey, "istiyorlarsa ben yer göstereyim, rüzgârgülü yapsınlar. Bizim köyümüzü de yılın 365 günü gece gündüz rüzgâr alan yerler var. Şirket yetkilileri baraj için boşuna uğraşıyorlar. Vatandaşı boşuna tedirgin ediyorlar. Gelin Çataltaş'ın başına bir rüzgârgülü koyun siz de işinize bakın biz de işimize bakalım. Darıbükü köyünde, Gürüz mahallesinde çok sayıda rüzgar gülü koyulabilecek bölge var. Elli yıl değil, yüz yıl kullanın" diye konuştu.

BU İNSANLAR TOPRAĞA DOKUNMADAN YAŞAYAMAZLAR
Baraj için tarla ve evlerin istimlak edilerek köyün boşaltılacak olmasına da değinen Özbey, köylülerin buradan başka bir yerde yaşayamayacaklarını savundu. Kendisinin de kentte yaşamaya çalışan Darıbükü köyünün yaşlılarından biri olduğunun altını çizen Özbey, "kendi adıma çocuklarımın yanında bir gün bile duramıyorum. Bu insanlar nasıl yaşayacak? Bu insanlar ancak o dağlarda toprağa dokunarak, bahçesinde sebze yetiştirerek yaşamlarını sürdürebilir, huzur bulabilirler. Köylüler kendi topraklarına sahip çıksınlar, çünkü kentte huzur bulamazlar. Bu nedenle ben yetkililere sesleniyorum bu köye baraj yapmayın, boşuna su ile uğraşmayın, rüzgârla uğraşın diyorum" dedi.

BU BAHÇEDEN KUŞLAR, SİNCAPLAR BESLENİYOR, SATARSAM ALLAH DA RAZI OLMAZ KULU DA!
Darıbükü köyündeki 15 dönüm bahçesinin de Kasımlar Barajı'nın sularının altında kalacağını anımsatan Özbey, topraklarını satmak istemediğini söylüyor."Benim tarlam yerinde dursun, neslim gidip hiç değilse bir ağaç daha diksin oraya. Bunların barajı bize bir fayda sağlamayacak" diyen Özbey, bunun gerekçesini ise şöyle açıklıyor: "Benim burada bir buçuk dönüm bahçem vardı satmak istiyordum burayı. Ancak bir gün baktım ki bahçemdeki dutları, üzümleri, kirazlar kuşlar; cevizleri, fındıkları sincaplar yiyor. Bir düşündüm ki ben bu bahçeyi satarsam aldığım parayı bir günde harcayacağım, Ertesi güne bir şey kalmayacak. Ama bu kuşlar, sincaplar, arılar her zaman bu bahçeden yararlanacak. Sonra satmaktan vazgeçtim. Bu meyveleri şimdi kuşlar yiyor ama satarsam ağaçları kesecekler. Ben buna razı değilim. Buna Allah da razı olmaz, kulu da. Neden satayım ki? Bu yüzden biz köyümüzde baraj yapılmasını istemiyoruz. Eğer illa ki enerji üretmek istiyorlarsa rüzgârdan üretsinler, güneşten üretsinler. Hiç değilse bize de zararı olmaz kurda kuşa da zararı olmaz" dedi.

(Atlas Online- Yusuf Yavuz)

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.