Bakın Isparta Dışarıdan Nasıl Görünüyor!

Kim Bilir Belki Bizim Görmediğimizdir...

Yayınlanma:
Güncelleme: 19 Eylül 2018 10:33
Bakın Isparta Dışarıdan Nasıl Görünüyor!

Denizli de yerel haber siteleri arasında yer alan d20haber.com yazarlarından, Buldan KAGİDER Yönetim Kurulu Üyesi ve Buldan Eğitim ve Dayanışma Vakfı Başkanı Meryem Salman, yayınladığı köşe yazısında Isparta'dan söz etti.

Salman; Gül, Lavanta ve Üzüm başlıklı yazısında Isparta'nın önemli değerlerine işaret etti.

İşte O Yazı;

Gül, Lavanta ve Üzüm

Biliyorum şimdi bu üç kelimenin birbiri ile ne ilişkisi var diye soracaksınız ama bence üçü de aynı amaca hizmet ediyor.

Bildiğiniz gibi tatil denilince akla artık, sadece deniz, kum, güneş ve sahil kenarlarındaki yerler gelmiyor, şimdi her kesimden insan doğayla baş başa kalabileceği, kalabalıklardan uzakta alternatif yerlere ilgi gösteriyor. İşte bu nedenle kırsal turizm son zamanlarda popüler hale geldi. Ülkemiz kırsal turizm alanında müthiş bir potansiyele sahip, ancak gidilecek uzun bir yol olduğunu söylemek de gerekli.

Son dönemlerde bu konuda başarılı örneklerden üçünü ziyaret etme şansını yakaladım ve bu deneyimleri sizlerle paylaşmak istiyorum.

Bunlardan ilki 2082 nüfuslu Güneykent kasabası. Isparta’nın Gönen ilçesine bağlı bu şirin kasaba merkeze 40 kilometre mesafede ve gül kokularıyla tanınıyor. 2016 yılında 40’tan fazla kadın tarafından kurulmuş olan Gülderen Kadınlar Kooperatifi ile kasabaya kadın eli değmiş.

Kasabayı traktörlerin arkasına takılı gezi römorkları geziyorsunuz, bu römorkların kasabanın simgesi haline gelen gül resimleri ile bezeli olduğunu siz de tahmin etmişsinizdir. Geziye klasik usullerle gül yapraklarından yağı çıkarılan Gülhaneyi ve İmbikhaneyi ziyaret etmekle başlıyorsunuz ve kendinizi Güney Fransa’nın lavanta tarlaları ve parfüm müzesi ile ünlü Grasse kentinde hissediyorsunuz.

Daha sonra geziye Kadın Kooperatifi tarafından yönetilen atölyeleri gezerek devam ediyorsunuz. Kadınlar atıl eşyalardan yöresel bebekler, çamaşır makinesi kapaklarından saatler, birkaçı kırılıp takımı bozulan fincanlardan süs eşyaları yapıyor ve kendilerine tahsis edilen binada bu ürünlerin yanında, halı atölyesinde doku halıları, iğne oyasından yaptıkları ürünleri de satıyorlar.

Gül kokulu kentte kooperatifle birlikte gül’e dair her şey var, gül evi, gül yolu ve bir müze; adı ise “GÜZE”... Bölgede, yaklaşık 7 yıl önce, yaşayanların kendilerinin de pek inanmadıkları bir gül turizmi başlamış. Haziran ayı içerisinde bir de “Gül Hasat Festivali” düzenleniyor. gittiğimizde gül mevsimi çoktan bitmişti ama her karesinde gül veya gülü hatırlatan bir çok şey görüyorsunuz.

İkinci anlatmak istediğim yer ise lavanta Kokulu Köy ;
Isparta’nın Keçiborlu ilçesi Kuyucak Köyü. 296 nüfuslu köyün kaderi “Gelecek Turizmde” projesi ile değişmiş görünüyor. Bu köye de kadın eli değmiş. Lavanta kokulu Köy Kadın Girişimi Üretim ve İşletme Kooperatifini kuran kadınlar sizi karşılıyor. Eski okul binası kooperatif binası olmuş ve kendi elleriyle özel yaptırdıkları uzun kuzinede odun ateşinde yaptıkları yemekleri ikram ediyorlar, benim en beğendiğim lezzet, yıllar önce İtalya’nın Sardunya adasında yediğime benzer, bildiğimiz yufkanın sulanmamış halinde Lavanta kokulu Kadın Girişimcilerin lavantalı kıtır yufkası.

Geziye lavanta tarlasında lavanta toplayarak başlıyorsunuz. Sonra bu lavantaları uzun kalburdan geçiriyorsunuz. Son olarak da elediğiniz lavantaları küçük keselere koyuyorsunuz. Resmi rakamları bilmiyorum ama orada verilen bilgiye göre en son ziyaretçi sayısı 254.000 civarında ve köyde 30 evde, ev pansiyonculuğu yapılıyormuş. Kooperatif üyelerinden birinin eşi olan ve misafirleri 20 TL ye lavanta tarlasına taşıyan bir köy sakininden aldığım bilgiye göre artık cepleri para görüyormuş. Eğer şehir hayatından sıkılıp, bunaldıysanız lavanta çiçekleri açtığında bu köyü ziyaret etmenizin zamanı gelmiş demektir.

Üçüncü yer ise, Grasse ve Sardunya adasından sonra bana kendimi Toskana vadisinde hissettiren yer; Lüleburgaz’ daki Arcadia Bağları. Sizi bilmem ama bana bu h şaşırtıcı gelmiyor. O da bir kadın girişimciye ait ve kadın eli ve emeği, bağların ortasında harika bir huzur köşesi yaratmış. Şansımıza gittiğimiz hafta sonu Kırklareli’n “Yerelde Üret, Yerinde Tüket” temalı, Yayla, Bolluk, Bereket, Hasat ve Bağbozumu Şenlikleri düzenlenmişti ve biz de bu sayede bölgede üretilen birbirinden lezzetli yerel tatları yerinde görüp tadınca, bir kez daha bereketli topraklara sahip olmanın ne büyük bir şans olduğuna karar verdik.

İlk kez katıldığım bağbozumu şenliklerinde gördüğüm bir afişteki slogan çok etkileyici idi; “Bugün karnınız doyduysa bir çiftçiye teşekkür edin”. Bence sadece teşekkür etmekle kalmayın, gidin, gezin, görün ve herkese anlatarak, destek olun.

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.