“Deprem Güvenliği Vatandaşa Bırakıldı”

İnşaat Mühendisleri Rahatsız...

Yayınlanma:
Güncelleme: 10 Temmuz 2018 09:22
“Deprem Güvenliği Vatandaşa Bırakıldı”

İnşaat Mühendisleri Odası Isparta Temsilcisi Şeref Korkmaz, Yapı Ruhsatı ve Yapı Kullanma İzin belgelerinden Mühendis ve Mimarların imzalarının kaldırılmasıyla deprem güvenliğinin tamamen vatandaşın sorumluluğuna bırakıldığını ileri sürdü. Korkmaz, uygulamayı eleştirdi.

İnşaat Mühendisleri Odası Antalya Şubesine bağlı olarak hizmet veren İnşaat Mühendisleri Odası Isparta Temsilciliği, dün yaptığı basın toplantısı ile basının karşısına çıktı. Düzenlenen basın toplantısında bir konuşma yapan İl Temsilcisi İnşaat Mühendisi Şeref Korkmaz, son günlerin bir numaralı konusu olan İmar Barışı hakkında açıklamalarda bulundu.

İnşaat Mühendisleri Odası Isparta Temsilcisi ve İnşaat Mühendisi Şeref Korkmaz açıklamasında şunları söyledi; “Son zamanlarda gündem oluşturan, İmar Barışı, Yapı Ruhsatı ve Yapı Kullanma İzin belgelerinden Mühendis ve Mimarların imzalarının kaldırılması bizim için yanlış bir uygulamadır. Zira, 2 Mayıs 2018 tarih ve 30409 Resmi Gazete’nin mükerrer sayısında yayımlanan tebliğ ile yürürlüğe giren TS 8737 no`lu yeni Yapı Ruhsatı Form Standartları ile Yapı Ruhsatlarında; Proje Müellifleri ile Şantiye Şefi mühendis, mimarların ve yapı denetçilerinin imzalarının yer aldığı bölümler kaldırılmıştır. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı tarafından 31 Mayıs 2018 tarihinde yapılan değişiklikle MAKS/Mekânsal Adres Kayıt Sisteminde değişiklik yapılarak uygulamaya geçilmiştir.

“MESLEK ALANIMIZDA OLMASI GEREKEN
YETKİNLEŞME SAĞLANAMIYOR”
Daha önce de itiraz ettiğimiz gibi, bu uygulama ‘Sahte mühendisliğin’ önünü sonuna kadar açmış olacak ve hem kamusal hem de mesleki anlamda ciddi sorunları beraberinde getirecektir. Meslektaşlarımızın hizmet ürettiği ve isimlerinin yazılı olduğu bir belge olan yapı ruhsatının, bilgileri dışında oluşturulmasını Yanlış buluyoruz. Gelişmiş ülkelerde yapı yapma işi, projelendirme sürecinden inşa sürecinin sonuna kadar kurumsal birimlerin denetiminde mühendis ve mimarlar tarafından gerçekleştiriliyor. Ülkemizde ise, sürekli değiştirilen mevzuatlarla süreç daha da geriye götürülerek, mühendis ve mimarlar devre dışı bırakılıyor. Mühendislik mimarlık hizmetleri ve projeleri ruhsat almanın formalite eki olarak görülüyor. Bu nedenle; meslek alanımızda olması gereken yetkinleşme sağlanamıyor.



“SAHTE İMZA KULLANILMASININ
ÖNÜ AÇILIYOR”
Yapı ruhsatı düzenlemek zorunda olan ilgili idarelerin yapısında bulunan eksiklik ve yetersizlikler nedeniyle ruhsat işlemlerinin uzamış olması, proje müelliflerinin onay ve imzalarının alınmasına bağlanamaz. Ayrıca mühendis ve mimarların mesleki hak ve yetkilerini kullanmaları, "bürokratik bir mekanizma" ve işlemlerin uzamasının nedeni olarak gösterilemez. Ruhsat standartlarının değiştirilerek mühendis ve mimarların mesleki hakları dışlanıyor. Mühendislik ve mimarlık hizmetlerinde sahte imza kullanılmasının önü açılıyor. Ruhsat düzenleme süreçleri, projeyi yapan mühendis ve mimarın bilgisi dışında tamamlanmak istenmektedir. Ruhsatların en temel eki olan proje tadilatı yapılması sürecinde teknik düzeyde karşılaşılacak sorunlar, ilgili idareyi de yeni bir hukuksal durumla karşı karşıya bırakacaktır.

"E-RUHSAT" UYGULAMASINA
BİRAN EVVEL GEÇİLMELİDİR”
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı`nın yapı ruhsatı verilmesi aşamasındaki "bürokrasiyi azaltma girişimi" adı altında izlediği yöntem yanlıştır. Bu nedenle yapı ruhsatlarında bulunması gereken mühendis ve mimarların ıslak imzalarının kaldırılarak "devre dışı bırakılması" yerine, mühendis ve mimarların ruhsatlarda imzalarının bulunması uygulaması mutlaka sürdürülmelidir. Ayrıca, elektronik imza kullanılarak bürokrasiyi azaltmanın bir sonraki aşaması olan "e-ruhsat" uygulamasına biran evvel geçilmesi gerektiğini meslektaşlarımızın ve halkımızın bilgisine saygıyla duyuruyoruz.

Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, Haziran ayı başında TBMM tarafından çıkarılan "İmar Barışı" ile ilgili Yapı Kayıt Belgesi Verilmesine İlişkin Usul ve Esaslar Tebliğini, 6 Haziran 2018 tarih ve 30443 sayılı resmi gazetede yayımladı. Ne yazık ki ilan edilen bu imar barışının mesleki açıdan bizleri dışlamaktadır. Bir deprem ülkesi olan ve depremler sebebiyle çok ciddi bedeller ödeyen ülkemizde, imar barışı kapsamına alınacak binaların en azından depreme dayanıklı olma koşulunu sağlaması gerekirdi. İmar kirliliğine sebep olarak rant peşinde koşanların, kaçak katlar çıkarak haksız menfaat sağlayanların, bu imar barışının kapsamı içinde olmaması gerekirdi. Bu iki başlık kapsamına giren binaların imar barışı kapsamına alınması hem bir mühendis olarak, hem de bir vatandaş olarak bizleri rahatsız etmektedir.

“YASAYA GÖRE BİNALARIN DEPREM
GÜVENLİĞİ VATANDAŞIN SORUMLULUĞUNDADIR”
Depreme dayanıklı olmayan binlerce binanın imar barışı kapsamına alınması ve bu binalardan alınacak paranın kentsel dönüşüme aktarılacak olması kendi içinde tutarlı değildir. Yasaya göre binaların deprem güvenliği vatandaşın sorumluluğundadır yazarak devletin kendi sorumluluğunu ortadan kaldırması mümkün değildir. Çünkü; Devletin Birinci görevi halkın ‘Can ve mal güvenliğini korumaktır” dedi.

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.