Dolar Cezası Yargıdan Döndü

CHP Gençlik Kolları Üyesi Murat Mert Karaman, Can Gençer ve Can Akyol, Başbakan Erdoğan Mimar Sinan Caddesi’nden geçerken, ayakkabı kutusu içerisindeki sahte Dolar atmıştı.

O AN NE OLDU?
30 Mart Mahalli İdareler Genel Seçimleri çalışması kapsamında Isparta’ya gelen Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Mimar Sinan Caddesi’nden geçişi sırasında ayakkabı kutuları içindeki sahte ABD Dolarlarının havaya saçılması Yargı’ya yansıdı.

Olay 2 Mart 2014 tarihinde meydana geldi

Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Gençlik Kolları Başkanlığı Üyesi Murat Mert Karaman, Can Gençer ve Can Akyol Başbakan Erdoğan’ın Mimar Sinan Caddesi’nden geçişi sırasında ayakkabı kutuları içerisinde getirdikleri sahte ABD Dolarlarını havaya saçtılar.

EMNİYET TUTANAK DÜZENLEDİ
Bu eylem üzerine Emniyet Teşkilatı, CHP’li 3 genç için tutanak düzenledi. Isparta Belediye Başkanlığı’na teslim etti. Emniyet Teşkilatı, anılan kişilerin ‘çevreyi kirletmek suretiyle’ Kabahatler Kanunu’nu ihlal ettiğini savundu.

BELEDİYE KANUN GEREĞİ CEZA KESTİ
Belediye Başkanlığı da 5326 sayılı Kabahatler Kanunu’nun 41. maddesi gereceğince Murat Mert Karaman, Can Gençer ve Can Akyol’a ‘çevreyi kirlettikleri tezi ile’ kişi başına 91 TL ceza kesti.

YARGI: EYLEM DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ
Murat Mert Karaman, idari para cezasına itiraz etti. 2. Sulh Ceza Mahkemesi’ne dava açtı.
Yargı, eylemi ‘düşünce özgürlüğü’ kapsamında değerlendirdi. Kesilen cezayı kaldırdı.

YARGI, DAVA AÇAN İÇİN ‘İTİRAZCI’ TANIMINDA BULUNDU
2. Sulh Ceza Mahkemesi, dava açan Murat Mert Karaman için ‘itirazcı’ tanımında bulundu, eylemin düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirmesi gerektiğini savundu. Cezayı kaldıran Yargı, çarpıcı mesajlar verdi.

ŞİDDET YOK İSE HÜKÜMET EN AĞIR ELEŞTİRİYE BİLE TAHAMMÜL ETMELİDİR
‘Siyasi düşünceleri ve uygulamaları eleştirilemeyen ve sorgulanamayan bir siyasal sistemde özgürlükten söz etmeye olanak yoktur’ diyen Yargı, “Düşünce özgürlüğü, sadece olağan karşılanan, zararsız ya da önemsiz görülen bilgi ve düşüncelerin açıklanması bakımından değil, ayrıca devlete ve topluma aykırı gelen, onları rahatsız eden, endişe verici ve hatta şoke edici görüşleri kapsamına alır”saptamasında bulundu.

İŞTE TAM METNİ:
2. Sulh Ceza Mahkemesi’nin karar metni aynen şöyle:
“Bireylerin kamu görevlilerine ve siyasilere saygı duyması gerekli ise de her şeyi kabullenme ve itiraz etmeme şeklinde bir saygı göstermeleri beklenmez. Siyasi düşünceleri ve uygulamaları eleştirilemeyen ve sorgulanamayan bir siyasal sistemde özgürlükten söz etmeye olanak yoktur. Bu itibarla gerek kamu görevlilerinin gerekse siyasilerin, uygulamaya da yansıyan politikalarının eleştirilmesini içeren ifadelerinin, düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilmesi gerekir. Sanat eserleri, filmler, röportajlar, bilgi broşürlerinin dağıtımı, oturma eylemi gibi eylemler düşüncenin ifade ediliş yöntem ve yollarından biri olmakla düşünce özgürlüğü kapsamındadır. Zira düşünce özgürlüğü sadece belli bir düşünceye sahip olmayı değil aynı zamanda ifade özgürlüğü, bilgi ve düşünceyi edinme özgürlüğü ve düşünceyi yayma özgürlüğünü, yani düşüncenin ifade ediliş yöntem ve yolunu da güvence altına almaktadır. Bunda amaç, çoğulcu demokratik rejim için toplumda hoşgörünün sağlanarak çoğulcu demokrasinin yerleştirilmesi ve geliştirilmesidir. Bu bakımdan düşünce özgürlüğü, sadece olağan karşılanan, zararsız ya da önemsiz görülen bilgi ve düşüncelerin açıklanması bakımından değil, ayrıca devlete ve topluma aykırı gelen, onları rahatsız eden, endişe verici ve hatta şoke edici görüşleri kapsamına alır.

Eleştiri niteliğindeki düşüncenin açıklamasının sınırları, siyasiler açısın dan daha geniştir. Siyasiler diğer kişilere nazaran, eleştiriye daha çok hoşgörü göstermelidirler. Özellikle hükümet, en geniş düzeyde eleştiriye katlanmak zorundadır. Ancak, şiddeti teşvik edici ve övücü söylemler ile azınlıklara karşı nefret söylemi düşünce özgürlüğü kapsamında değerlendirilemez.”