Dönüşüm Mü Çöküşüm Mü?

Büyükyavuz açıklamasında, “Sağlıkta dönüşüm deyince akla paylaşım geliyor. Ancak paylaşım mantığını tarihsel süreç içerisinde incelediğimizde güçlü olan tarafın paylaşımdan değil sömürüden yana olduğu görülüyor.

Önce madenler, sonra fakir ülkelerin petrollerini, yer altı kaynaklarını egemen güçlerin eline geçtiğini görüyoruz. Dünyadaki bu sömürü vahşeti daha sonra küreselleşme, sonra dünya sermayesini elinde tutan IMF, uluslararası para bankalarının elini daha güçlü hale getirmiş ve daha sonra bunlarda yeni rant kapıları aramaya başlamıştır. Şuanda ülkemizdeki rant adresleri de eğitim ve sağlık sektörleri ve vergi sistemleri gibi adresleri işaret ediyor. İşte tarihsel süreç içerisinde bugün geldiğimiz nokta budur. Sağlıkta reform adı altındaki sömürü düzeni 80’li yıllarda başlamış, sağlık ocaklarında yüzde 80’lik bir hasta yoğunluğunu karşılayan halkın bu birinci basamaklardan yararlanması gerekiyordu. Burada hastalıklara cevap verilemeyen veride ikinci basamağa havale ediliyordu. İkinci basamakta da muayenesini yapıp ilacını veren kan tetkiki sünüs tahlili gibi medical sorunlara cevap veren ikinci basamakta tıkır tıkır çalışırken buralardaki yığılmalardan ve ilaç piyasasındaki karmaşadan yararlanan küresel sermaye “görnümüz mü bakın birinci basamakta da bu işin çözülmeyeceği görülmüştür”. Zaten o zamanlarda sağlık ocaklarının ambulanslarını bazı ihtiyaçlarını bağışlarla görüldüğü için mevcut sistem işlemiyor gerekçesiyle hükümetin mevcut sisteme destek olmak yerine başka yöntemler seçtiğini görüyüroz. Aile hekimliği için milyarlarca dolar harcarken geçtişteki kuyrukları acaba neden engellemediniz diye sormak lazım. Şimdiki durumu gözlemliyorsunuz, başhekimler CEO hastalarda müşteri oldu. Düşünsenize bir ülkede sağlık bakanı çıkıyor ”ameliyat sayılarının artışı beni çok memnun ediyor” diyor. Böyle sağlık mantığı mı olur” şekilnde konuştu.

Konferansın soru cevap bölümünde partililerden bazıları köylerde sağlık ocaklarının niçin kapandığını sorması üzerine Büyükyavuz, “Sağlık işleri enjeksiyon, gebelik vs. işlemlerinin köylerde artık ebelerin ve imamların eline bırakılmıştır. Kamu hastane birlikleri yasasının mantığına gelince devlet, adına verimlilim ve kar üzerine başlatarak buradaki doktorlara 6 aylık bir süre tanımıştır. Ancak bu noktada yapılması gereken halkın sağlığını düşünmek değil sağlıkta özelleştirmenin önünü açmaktır. Doktor tüccar, hasta müşteri haline böyle getirilmiştir. Hükümet genel sağlık sigortasının reklamı ile prim yaparken diğer yandan vatandaştan reçete başına 3 tl, ilaç başına 1 tl, hastanemize hoş geldin ücreti olarak vatandaştan 31 lira ücret alıyor. Sağlıkta dönüşüm şimdilik bir balayı dönemidir” şeklinde konuştu.