Dua Mı Etsek, Beddua Mı?

Türkiye Kamu Sen İl Temsilcisi Ali Balaban, yaptığı açıklamada bütçe görüşmelerini ve kamu çalışanlarına yapılan zammı değerlendirdi. Balaban, “Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz. Hükümetin elindeki terazi bozuk, cetvel eğri, bu nedenle de yaptığı hesaplar

Yayınlanma:
Güncelleme: 21 Aralık 2012 11:28
Dua Mı Etsek, Beddua Mı?

Türkiye Kamu Sen İl Temsilcisi ve Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Ali Balaban, “Aralıksız olarak 10 yıldır ülkeyi dilediği gibi yöneten AKP iktidarının hazırladığı bütçeyle bir yıl daha geçirmeye hazırlanıyoruz. 2012 yılı boyunca memurları, emeklileri enflasyona ezdirmedik deyip, ülkenin kaymağını yandaş çevrelere dağıtanları gördük. Günlerce, sözde sendikaların ve siyasetçilerin büyük bir nimetmiş gibi anlattığı, toplu sözleşme tiyatrosunu izledik. Eşit işe eşit ücret getireceği söylenen 666 sayılı KHK ile kamu görevlilerinin fazla mesailerinin, ikramiye haklarının gasp edildiğine, bazı kurumlarda yol ücretlerinin kaldırıldığına, öğretmen, akademisyen, KİT çalışanı gibi birçok memura ise hiç ek ödeme artışı yapılmadığına şahit olduk. Kamu görevlilerini tam 6 ay boyunca sıfır zamma mahkûm edip, doğalgaza % 29,3; elektriğe % 20; mazota, benzine %13; kömüre %17; oduna %21; ulaşıma %16 zam yapanların; toplu sözleşme adı altında memurlara %4+4 artışı reva görmelerini yaşadık. Ekonomide yaptıkları yanlışı, dış politikada düştükleri zafiyeti, ekonomiyi yönetememelerinin beceriksizliğini memura, emekliye, dul ve yetime fatura eden siyasetçilerle, bakanlarla muhatap olduk. Şimdi bu çarpık anlayışın hazırladığı 2013 yılı bütçesi Meclis’te görüşülüyor” dedi.

HÜKÜMETİN TERAZİSİ BOZUK
Balaban, “Eğri cetvelden doğru çizgi çıkmaz. Hükümetin elindeki terazi bozuk, cetvel eğri, bu nedenle de yaptığı hesapların hepsi yanlış çıkıyor. 2013 yılı bütçesinde, bütçe açığının ve cari açığın, memur, emekli, dul ve yetimlerden kesilecek parayla ve yeni vergilerle kapatılmaya çalışılacağı görülüyor. Bunun anlamı, dar ve sabit gelirlilerimizin sırtına binecek yeni vergilerdir. Bunun anlamı vergi dilimi nedeniyle, Haziran ayından sonra azalacak maaşlardır. Bunun anlamı, zahmeti, külfeti çalışanın sırtına bindirmek, nimeti mutlu azınlığa peşkeş çekmektir. Yatırım paketi adı altında sanayici ve iş adamlarına milyarlarca liralık kaynak yaratılırken, memurlarımız ve memur emeklilerimiz açlığa, yoksulluğa ve sefalete sürüklenmektedir. Bir yanda milyonlarına milyonlar katan mutlu azınlık varken diğer tarafta ek ödemeden, fazla mesaiden, ikramiyeden bile mahrum bırakılan, %3+3 zamma mahkûm edilen memurlar bulunmaktadır. Bilinmelidir ki, devletin bütçesi kimsenin babasının malı değildir. Bütçe de milli gelir de milletin ortak kaynağıdır.
Hükümetin görevi, herkesin ortak malı olan bütçeyi adaletle yönetmek, elde edilen geliri, hakça paylaştırmaktır. Son 10 yıl içinde toplamda reel anlamda %68 büyüyen bir ülkede, çalışanların pastadan aldığı pay azalıyorsa, burada bir tutarsızlık ve adaletsizlik var demektir” ifadelerini kullandı.

BÜTÇE MUTLU AZINLIĞA PEŞKEŞ ÇEKİLİYOR
Zamlara ilişkin çeşitli rakamlar veren Balaban, “Son bir yıl içinde tavuk eti, fasulye, traş %15, deterjan %13, sabun %18, şampuan %25, tren %27, vapur %19, otobüs %10, doğalgaz %29, odun %20, kömür %16, elektrik %20, okul masrafları ve tüp %10 zamlanmışken; memurlara %3+3 zammı reva gören anlayışın hazırladığı bütçenin adalet getirmeyeceği açıktır. 2013 için kamu görevlilerine verilmesi planlanan maaş zammı, memurun cebinden çıkacak paranın yarısını bile karşılamamaktadır. 2013 yılı bütçesinde memur, işçi, emekli, dul, yetim, gazi, şehit yakını gibi dar ve sabit gelirli vatandaşlara ayrılan ödenek, toplam milli gelirin yalnızca %7,1’idir. Milli Gelirin %92,9’unu mutlu azınlığa peşkeş çekmek, hangi adaletle bağdaşmaktadır? Milletten tahsil edilen vergilere, ÖTV ve KDV’ye %18 artış öngörüp, memurlara %3’le yetinin demek hangi adaletle bağdaşmaktadır? Bir taraftan Türkiye’nin ekonomisi en hızlı büyüyen ülke olmasıyla övünen yetkililerin, diğer taraftan memurlarına ve emeklilerine gerçek enflasyonun üçte biri kadar maaş artışı öngörmesi anlaşılır ve kabul edilebilir değildir. Kamu görevlilerimiz; 666 sayılı KHK ile ek ödemelerde yaratılan adaletsizliklerin çözülmesini, kaldırılan fazla mesailerin, ikramiyelerin, servis ücreti karşılığı ödenen ulaşım yardımlarının yeniden düzenlenmesini, Bir saatlik fazla çalışma karşılığında ödenen 1,35 TL’nin hiç olmazsa çalışanın bir saatlik ücreti tutarına çıkarılmasını, 4/C’li çalışanlarımızın insan haklarına aykırı uygulamalarla çalışmaya mahkûm edilmesinden vazgeçilmesini, Adil bir vergi sistemi ile herkesin kazandığı ölçüde vergi ödemesinin sağlanmasını, Mağdur edilen, unutulan 4/B’li ve diğer sözleşmeli çalışanlarımızın kadroya geçirilmesini istemektedir” dedi.

DUA MI EDELİM BEDDUA MI?
Ekonomi büyüyor ifadelerini de yorumlayan Balaban, “İddialara göre Türk ekonomisi büyümektedir. Ancak, bu büyüme dar gelirliye, ücretli çalışana ve işsize yansıyacak tarzda gerçekleşmemektedir. Ülkemizde, gelir dağılımda yaşanan adaletsizlik hızla artmakta, zengin daha zengin, fakir daha fakir hale gelmektedir. Türkiye Kamu-Sen olarak itirazımız ekonomik program hazırlanırken, sosyal ayağının eksik bırakılmasınadır. Vatandaşına yansımayan büyümenin kime ne fayda sağlayacağı tartışmalıdır. Bütün bu verileri göz önünde bulundurarak soruyorum; siz bizim yerimizde olsanız bu hükümete dua mı ederdiniz, yoksa beddua mı?” diye sordu.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum