Eczane krizi devam ediyor

Isparta Eczacılar Odası Başkanı Saygın Gargın, son günlerde sıkça yaşanan hasta mağduriyetleri ve serbest eczacılık alanındaki sorunlara ilişkin değerlendirmede bulundu.

Yayınlanma:
Güncelleme: 15 Aralık 2011 17:36
Eczane krizi devam ediyor

Son günlerde sağlık ve eczacılık sektöründe yaşanan kargaşa dinmek bilmiyor. Isparta Eczacılar Odası Başkanı Saygın Gargın’da:

“Ülkemizde Sağlıkta Dönüşüm Programı ile birlikte, serbest eczacılık alanında ortaya çıkan sorunlar, gün geçtikçe kronikleşmiş ve geldiğimiz noktada adeta çözümsüzlüğe terk edilmiştir. Bugün sizlerin de çok iyi bildiği gibi, yeni bir ilaç krizinin tam ortasında bulunmaktayız. Her gün yeni bir kriz yaşanmaması için meslektaşlarımız yapısal, kökten bir çözüme ihtiyaç duymaktadırlar. Bugün, Türkiye kişi başına düşen ilaç harcamasında son sıralarda olmasına rağmen, kişi başına düşen eczane sayısı bakımından tüm Avrupa ülkelerinden öndedir.

E-devlet sistemine geçen ülkemizde, eczane içinde hastaya ilaç verdiğimiz sırada MEDULA sisteminde yaşanan sürekli kopma ve kesintilerle başa çıkılamamaktadır. Sağlık alanında yaşanan sorunlar, sadece eczacının ya da hekimin sorunu değildir. Esas büyük sorunu, bizim de bir parçası olduğumuz toplum yaşamaktadır ve öyle görünüyor ki yaşamaya da devam edecektir. 2005’te 70 kuruşlarla başlayan muayene ücretleri bugün 15 TL’ye kadar çıkmıştır. Eskiden Sadece ilaç katkı payı ödeyen hastalar, şimdi ilaçlarını alabilmek için 3 tanesi eczanede, biri hastanede, ikisi ise maaşlarından olmak üzere 6 farklı çeşit ödeme yapmakta ve bu tutar ilaçlarının toplam maliyetinin ortalama %40’ını aşmaktadır. İlaç katılım payı ve muayene ücretleri bugünya uygulamalarında hastayı maliyete ortak etmek niyetiyle değil, akılcı ilaç kullanımı noktasında farkındalık yaratma amacıyla kullanılan yöntemlerdir.

Gelinen bu noktada hastalarımızın cepten ödemeleri artmaktadır. Bunun kanıtı, Aile Hekimliği muayeneleri için, reçete üzerinden ücret alınacağı, mevcut muayene ücretlerinin artırılacağı, ilaç kutularının küçültüleceği şeklinde açıklamalar bizleri ve bu durumun mağdurları olan hastalarımızı son derece üzmektedir. Geçtiğimiz hafta içerisinde “Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı” TBMM Başkanlığı’na sunulmuş ve bu tasarı ile 5510 Sayılı Kanunun 68. Maddesinde değişiklik yapılması öngörülmüştür. Bu kanun teklifine göre hastalarımız Aile Hekimi muayeneleri için en az 2 TL katılım payı ödeyeceklerdir. Bu tutara ilaveten eczaneden ilaç aldıklarında, bugün ödedikleri ücretlere ek olarak, her bir kutu ilaç için kutu başına 1 TL’lik bir ödeme daha yapmak zorunda kalacaklardır. Örneğin; sadece 4 kalem ilaç yazılan basit bir aile hekimi reçetesi için bugüne göre (2+4x1) TL fazla ödeme yapmak zorunda kalacaklardır.

Ortalama 8 TL’lik katılım payı da eklendiğinde hastanın bir aile hekimi reçetesi için ödemesi gereken ücret 14 TL’ye ulaşacaktır. Bu reçetede örneğin 10 kutu ampul bulunması durumunda ise ödenecek tutar 20 TL’yi aşabilecektir. Düzenli olarak çok sayıda ilaç kullanması gereken hastalarımız için ise durum çok daha trajik bir hal alacaktır. Ücretsiz olması gereken birinci basamak sağlık hizmetlerini ücretli hale getirmek yoksul vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden yararlanamayacağı ve ilaca erişemeyecekleri günlerin kapıda olduğu anlamına gelmektedir. Bu tasarının insan sağlığına yönelttiği tehdit aşikârdır. 2004-2011 yılları arasında ilaç fiyatları tam 250 kez düşmüştür.

Tüketilen ilaç kutu sayısı yüzde 149 artmış buna karşın kamu harcamalarındaki artış yüzde 19 olarak gerçekleşmiştir. Aradaki yüzde 130’luk fark sadece ilaç fiyat düşüşlerinden değil, eczacının emeğinden, hastanın cebinden karşılanmaktadır. Nitekim, sürekli olarak eczane stoklarına yüksek fiyatla girmiş olan ilaçlar düşük fiyattan geri ödenmekte, dolayısıyla eczanelerde stok zararının ortaya çıkmasına sebep olmaktadır. Yıllardır kronikleşmiş olan bu soruna Sağlık Bakanlığı tarafından İlaç Fiyat Kararnamesinde Kasım 2011’de yapılan değişiklikle çözüm getirilmeye çalışılmış ise de ilaç sanayi tarafından eczanelerdeki stok zararları karşılanmamaktadır. Aynı biçimde, ilaç sanayinin Global Bütçe Anlaşması çerçevesinde kamuya yapması gereken indirim oranlarında indirim yapılmamakta, buna rağmen kamu ilaç şirketleri indirim yapmışçasına 341 kalem ilaçta bu farkı eczacıdan kesmektedir.

Bu politikalar sayesinde eczanesine ilaç almaya gücü kalmamış olan eczacılar, bir aydır bugünya devi çok uluslu şirketlerin devlete olan borcunu kendi alın teriyle ödemeye çalışıyor. Ne eşitlik, ne adaletle anlaşılabilecek bu durumda eczacının yüz liraya aldığı ilacı seksen liraya satması beklenmektedir. Her biri hayati önem taşıyan insülin, organ naklinde kullanılan ilaçlar, kanser ilaçları gibi bu ilaçlar içinde eczanelerdeki stoklar tükenmek üzeredir. Elimizde bulunan bu stokları doğru yöneterek tüm hastaların ilaca erişimini sağlamak zorundayız.

Meslektaşlarımız bu 341 kalem ilacı hastalarına birer kutu olarak vermek zorundadır. Bu ilaçları kullanan tüm hastalarımızdan anlayış beklemekteyiz. Bizler bu sorunu ilgili makamlara iletmek üzere hazırladığımız dilekçeleri yarın hep birlikte fakslayacağız. Ancak bu durumla ilgili her hastamızın da mağduriyetleri BİMER ( ALO 150 Başbakanlık İletişim Merkezi ) veya SABİM ( ALO 184 Sağlık Bakanlığı İletişim Merkezi )’ ne iletmeleri son derece önemlidir.

İlaç sanayi ve kamu, eczacının hiçbir şekilde dâhili değil de, hastasıyla birlikte mağduru olduğu bu sorunu bir an önce bir araya gelerek çözmelidir. Umuyoruz ki hem hastalarımızın hem de eczacılarımızın “ilaç” ile ilgili çektiği sıkıntılar bir an önce yetkililer tarafından vicdanla değerlendirilir ve acil çözüm önerileri üzerinde ortak akıl oluşturulur. Yetkililer hayati derecede önemli bu konular için harekete geçmedikleri sürece Ülkemizdeki sağlık sistemi artık kimseye ilaç olamayacak hale gelecektir”

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.