Gül tıp sektörüne yeniden kazandırılacak

İstanbul Üniversitesi (İÜ) Cerrahpaşa Tıp Fakültesi Deontoloji ve Tıp Tarihi Ana Bilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Ayten Altıntaş, uzun yıllar önce tedavi edici olarak kullanılan gülün yeniden kullanılması ve yeni ufuklar açmak için yoğun bir çalışma yür

Yayınlanma:
Güncelleme: 08 Haziran 2012 11:51
Gül tıp sektörüne yeniden kazandırılacak

Prof. Dr. Altıntaş, yaptığı açıklama, gülün uzun yıllar önce çeşitli şekillerde ilaç olarak kullanıldığını söyledi.

Özellikle İslamiyet'te ve Osmanlı döneminde tedavi edici etkisi sebebiyle gülün çok yaygın kullanıldığınını anlatan Altıntaş, "Osmanlı minyatürlerinin arka planında yer alan ellerinde gül hokkası tutan hizmetliler, ziyafetlerde çok fazla yemek yiyenlere gül hokkalarından gül macunu ikram ederlermiş. Çünkü gül macunu mideyi rahatlatır. Kuran ezberlemek isteyen hafızların hepsi gül koklarlardı. Çünkü gül kokusunun hafızayı güçlendirdiği biliniyordu" dedi.

Osmanlı döneminde gül suyunun ciltteki yaralanmalar, cilt hastalıkları, kırışıklıkların ve yaşlanma belirtilerinin giderilmesi için, gül yağının da psikolojik rahatsızlıkların tedavisinde kullanıldığını aktaran Altıntaş, "Gül yağı ile baş ovulduğunda baş ağrılarına iyi geldiği gözlenmiş. Mide rahatsızlıklarında gül reçeli, şurubu ve şerbeti, hazımsızlık ve karaciğer rahatsızlıklarında ise gül reçeli tedavi edici olarak kullanılmış" diye konuştu.

Özellikle gül suyunun çok olumlu etkilerinin olduğunu belirten Altıntaş, şunları söyledi:

"Gül ve gül suyu özellikle Osmanlı döneminde hekimlerin ilacı, saraylı kadınların güzellik sırrıydı. Sağlıkta adeta sihirli bir güç olarak kullanılmış. Güllü ilaç tariflerine tıp kitaplarında çok rastlanıyor. İbn Sina, gül suyunun ve yağının, serinletici etkisinden dolayı ateşli hastalıkları tedavi ettiğini yazmış. Baş bölgesindeki hastalıklarda ve yüksek ateş durumunda gül suyunun vücuda sürülmesini tavsiye ediyor. Gül yağının müshil olarak kullanılmasını da öneriyor. Bizler de uzun yıllar önce tedavi edici olarak kullanılan gülün yeniden kullanılması ve yeni ufuklar açmak için yoğun bir çalışma yürütüyoruz."

Prof. Dr. Altıntaş, Osmanlı dönemindeki gibi gerçek, katkısız, kanserojen madde içermeyen gül reçelleri yemek, gül şerbetleri içmek istediklerini ifade ederek, "Defalarca imbikten geçirilmiş gül suları değil gül suyu elde edilmek için yapılmış gül suları koklamak istiyoruz. Onunla tedavi olmak, onunla bebeklerimizin cildini silmek, ferahlamak, rahatlamak istiyoruz. Bu yönde çalışmalarımızı yoğunlaştırdık" dedi.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.