Helal Olsun Başkanım, Yine Yüce Kudretinizi Gösterdiniz

Helal Olsun Başkanım, Yine Yüce Kudretinizi Gösterdiniz…!

Partimizin il kongresi geçen hafta yapıldı ve tek liste ile seçime giden Nuri UZAKTAŞ bey üç yıl aradan sonra tekrar İl başkanımız oldu. Kendisine partimize ve tüm hemşerilerimize hayırlı olmasını diliyorum. Allah mahcup etmesin. Bir önceki İl Başkanımız Mehmet GÖKGÖZ Bey’e hizmetlerinden dolayı teşekkür ediyor, bundan sonraki hayatında başarılarının devamını diliyorum.

Ak Parti İl yönetimine ITSO üyemiz Sayın Şükrü TOPOSMANOĞLU ile Halk Otobüsçüleri Kooperatifi yönetiminden Faruk DAŞDÖNER ve Durmuş ERCAN beyler de seçildiler. Son günlerde bu üç isim bulundukları görevlerinden ötürü siyasete girmeli/girmemeli şeklinde çeşitli spekülasyonlar yapılıyor. Bunlardan bir tanesi, belki de en önemlisi basına geç yansısa da Belediye Başkanım GÜNAYDIN’ın Faruk ve Durmuş beylere “ya siyaset, ya kooperatif” diye seçim yapmalarını cebren istemiş olması.

Günaydın başkanım bu arkadaşları neden bir tercih yapmaya zorladı, diye soruyorum? Siyaset yapacakları için mi? Günaydın başkan bu arkadaşları tercihe zorladığında bu arkadaşlar ne kararı verdiler?

Kooperatif yönetimini bıraktıkları zaman bu işlevi görecek yeterince arkadaşları olduğu için iş Tayyip beyin yol arkadaşlığı mı yoksa her zaman elde edilebilecek, kaybedildiği zaman insanın bir kayıp olarak görmeyeceği kooperatif yönetimiyle tercihte zorlandıklarında tabii ki dünya markası Başbakanımın yol arkaşı olma hazzını yaşamayı hiçbir şeyle kıyaslamadılar.

Yani Ak Parti saflarında siyaset yapmaya karar verdiler. Tercihlerinden dolayı bu iki arkadaşımı tebrik ediyor ve kutluyorum. Günaydın başkanımın zorladığı bu iki isim “kooperatif” tercihi yapsalardı, siyasetin içinde olmayacak Başkanımın hatırına acaba tarafsız bir çizgiye mi bürüneceklerdi? Günaydın başkan böyle gereksiz bir siyasi hamleyi neden yapar? Böyle bir zorlama Başkanımın partisi MHP’ye puan kazandırır mı? Veya Faruk ve Durmuş beylerin Günaydın başkanın zorlamasından sonra siyasi tercihlerini gözden geçirmeye veya değiştirmelerine vesile olur mu? Siyaset, bir belediye başkanının aba altından sopa gösterdiğinde hemen geriye dönülecek kadar kemiksiz mi?

Gelelim Toposmanoğlu beye. Bu konu gündeme taşınınca refleks olarak aklıma Nuri SELÇUK bey geliyor. Selçuk beyle belediye meclisinde çalışmaktan gerçekten keyif alıyorum. Bu bir realite. Şahsının meclisimize verdiği katkıyı diğer arkadaşlarımdan da görmek isterim. Nuri beyin donanımını nereden kazandığını düşününce, çalıştığı ve görev aldığı teşkilatları hatırlıyorum. Öncelikle Borsa başkanımız ve belediye meclis üyemiz. Allah var şimdiye kadar bir görevini öbürüne karıştırdığını hiç görmedik. Bulunduğu bütün platformlarda rolünün hakkını fevkalade veriyor. Buradan hareketle Şükrü beyin de hem ITSO yönetiminde bulunmak, hem de aktif olarak Ak Parti saflarında siyaset yapması öncelikle kendi adına verimli olacaktır. Yani görev yaptığı/yapacağı her iki kurum da Şükrü beyin edinmiş olduğu tecrübelerden istifade edeceklerdir. Burada her şey Şükrü beyin beceri, yetenek ve iletişim sanatına kalıyor. İnşallah kendisine güvenenleri mahcup etmeyecektir. Allah yardımcısı olsun.

Şükrü beyin her iki kurumda çalışmasını eleştirenlere gelince, geçmiş dönemlerde Nuri SELÇUK beyle alakalı aynı eleştirileri acaba neden getirmediler? Akıllarına mı gelmedi? Bu şehir önceleri Demokrat Parti, sonradan AP ve DYP ile özdeşleşmiştir. Bu çizginin başında bulunan Cumhurbaşkanımız Süleyman bey ve kardeşi Şevket Demirel yıllarca her türlü sivil toplum kuruluşuna fahri başkanlık yapmıştır. Aybatılı başkan ise elindeki medya ve esnaf odaları ile beraber yıllarca siyaseten hizmet etmeye çalışmış ama bu tür kuruluşların içinde bulunmaktan da geri kalmamıştır. O zaman Şükrü beyin hem ITSO’da hem de bir siyasi partide –iktidar partisinde- siyaset yapması kadar doğal bir şey var mıdır? Burada eleştirenlere, Şükrü beyin bu iki görevi üstlenmesinden Isparta’nın menfaatleri uğruna yarar beklemelerini hatırlatmak yerinde olacaktır. Şükrü bey böylece hem siyasete hem de tüccarlara yakın olacak, her iki kanadın problemlerine daha vakıf olacak ve sorunlara katalizör görevi üstlenecektir. Bu şehrimiz adına bir avantaj değil midir?

Esnaf ve sanayiciler, kısaca tüccarlar siyaset yapmamalı mıdır? Biz tüm siyasilere eşit mesafede dururuz ve işimize bakarız teraneleri ile günü savuşturmuş olup, ağızlarındaki cümle bitince siyaseti konuşmak zorunda kalmalarını saygıyla mı karşılamak zorundayız? Siyasetin ve ticaretin belli kuralları vardır, Şükrü beyin durumu bu formata uymamakta mıdır? Eğer öyle ise bilimin ticaretin gücü ve kuralı adına ITSO Genel Sekreteri Adem hocamızın ITSO’da konuşlanmasının ve üniversitedeki derslerine vermesi gereken enerjiyi ITSO’da harcamasının ve hem ITSO’da hem de üniversitede aldığı ücretlerin birilerinin ağzında sakız olmasının hikmeti nedir?

Bütün bu sorulara makul ve mantıklı cevaplar verilebilir. Ancak verdiğiniz cevabın muhatabınızdaki bırakacağı etki önemlidir. Zira bu ülkede memurlar dahi sendikaları aracılığı ile siyaset yapabilmektedirler. Siyasetin yani demokrasinin dışında kalmak mümkün mü? Sade vatandaş dahi seçim zamanlarında oy’unu kullanarak siyasetin bir parçası olduğunu kanıtlamıyor mu? Sanayi odası üyelerinden isteyenlerin siyaseten çeşitli partilerde olması ITSO’nun elini güçlendirir, zayıflatmaz. Halk Otobüsleri Kooperatifindeki iki arkadaşımızın bir partide yönetimde olması, Kooperatifle behemehal uyum içinde çalışması gereken belediyenin de elini muhakkak güçlendirecektir. Belediye başkanımızın bundan rahatsız olmaması ve ceviz kabuğunu doldurmayacak faydalar, adına demokratik dengelerle oynamaması gerekir. Zira Fatih ve Durmuş beyler o makamlara aynen Günaydın başkan gibi seçilerek gelmişlerdir. Seçimle bir yerlere gelen birilerine birtakım ayak oyunları ile engel olmaya çalışmak demokratik sistemin önemli bir yerinde olan belediyelere ve başkanlarına hiç mi hiç yakışmamaktadır. Özellikle benim başkanıma.
Saygılarımla.

İsmail Tanışman
AK Parti Belediye Meclis Üyesi