Hukuku Zedelemeyin

Hukuku Zedelemeyin

Yayınlanma:
Güncelleme: 21 Temmuz 2020 10:59
Hukuku Zedelemeyin

İYİ Parti Isparta Milletvekili Dr. Aylin Cesur Meclis Kürsüsünden iktidara seslendi:

“Temeli millet olan Cumhuriyetimizin zemininin tutkalı hukuk zedelenmemeli. Baroları böldük, zedelemeye başladık. Aslında çoktan başlamıştı da!.”

Milletvekili Cesur; “Temelleri zedeleyecek olan bulanık sulardır, birikir, yığılır ve zedeler ama binaları tutan payandalar gibi yeni ve aydınlık dünyayla iç içe gençleri var bu Yüce milletin. Bakınız korkmuyorlar onlar” diye belirten Cesur’un devlet dersi niteliğindeki konuşmasının tam metni:

Türkiye Cumhuriyeti aydınlık ve çağı önceden görüp yakalayan bir lider ve onun etrafındaki yürekli, inançlı ve kararlı bir grup vatanperverin, arkasına çok büyük bir gücü alarak başardığı mucizenin adıdır.

Mucizedir çünkü içinden çıkıp geldiği şartlar bunu demem için uygundur. O büyük güç de milletin kendisidir, milli iradedir.

Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletidir. Unutulmamalıdır ki; Türkiye Cumhuriyeti sadece bir hukuk devleti değildir.

Osmanlı İmparatorluğu’nun içinden 26 devlet çıkmıştır. Biri Türkiye Cumhuriyetidir ve 1 tanedir. Halk aynıdır, ülke aynıdır. Kurtuluş Savaşı olmuş, halk kurtarılmış ve kurtarılan ülkenin milletinin kurduğu Cumhuriyet de artık çağdaş niteliği kazanmıştır.

Çağdaşlığı kazandıran da Cumhuriyetin hukukunun çağdaş olmasıdır. Bir Anayasa Devletidir ve ardından çıkardığı Medeni Kanunla, kadını getirip koyduğu yerle de artık çağdaş bir Türkiye vardır.

 

Buraya büyük bedeller ödenerek gelinmiştir. Milletimiz getirmiştir buraya bizi, bu asla unutulmamalıdır.

97 yıl boyunca da temel ölçümüz; Büyük Atatürk’ün belirttiği gibi; çağdaş uygarlık düzeyidir. Amaç TC vatandaşlarını çağdaş-demokratik bir devletin vatandaşı yapmaktır. Cumhuriyetin hukuk kuralları, koyduğu hedefe göre konmuştur. Daha iyi ve güzeli ararken, hedeften şaşmadığımız süreçlerdeki büyük; siyasi-sosyal-ekonomik anlamda gerçekleşen değişimler Türkiye’yi çağdaş bir devlet yapmıştır. Bu da her büyük yapı gibi bir temel gerektirmektedir ve bu temel sarsılmayacak kadar sağlamdır, bu kafalarından boş hayaller geçirenler tarafından bilinirse, maceralarla zaman kaybetmekten kurtulur.

Bugün burada tartışılan konular gibi, gelip geçen iktidarlar veya demokrasi dışı zeminlerde yaşanan bunalımlar veya sonrası yaşanan ve maalesef bugünlerde yaşananlarla o günleri çağrıştıran ara rejim dönmelerinde de bu temel sarsılamamıştır, sarsılmayacaktır.  Bu temel;

Yasalar önünde eşitlik,

Hukukun üstünlüğü,

Din ve vicdan hürriyetini teminat altına alan laiklik;

İşte bunlar, Cumhuriyetimizin temelini oluşturur. Demokratik Cumhuriyetseniz bunların herhangi birinden vazgeçemezseniz.

Türkiye sizden önce de sorunları olan bir büyük memleket idi. Kurumlarıyla hukuk devletini işletiyordu. Kafkaslardan, Ortadoğu’ya, Balkanlara, Rusya’ya, Ukrayna ve Orta Asya’ya açılan bir kapı idi ve bu konumunun avantajlarını da iyi kullanarak bir dünya devleti olmuştu.

Yönü AB olan, Türkiyesiz Avrupa’nın eksik olacağını iyi anlatan bir devletti. Türkiye’nin Avrupa sayesinde var olmadığını, menfaatlerimiz gereği AB üyeliğini istediğimizi de anlatmış idi Türkiye.

Türkiye dünyanın her yerindeki girişimcisi ve her yerde alıcı bulan Türk ürünleri ile özel sektörü ile önemli ekonomilerden biri idi. Tüm sıkıntılarına rağmen.

Gücünüzü iyi değerlendiremezseniz, her şey deprem ve artçıları gibi alt üst olabiliyor.

Mevzu güven iklimidir. Bu da demokrasinizi işletebilmenizle mümkündür.

Bugün nasıl?  Karar alacak bir hükümet var mı? Milli iradenin girmediği-atanmış bakanlarla temsil kabiliyeti olmaz ki.

Bu haliyle anayasaya aykırı yeni yasalar yapmıyorsunuz sürekli burada! Sadece TBMM değil; maalesef birçok kurumu işleyemez haldedir bugün.

Oysa ki bu devlet, bir kurumlar devletidir.

TBMM’de Baroları da bölüp parçalamayı konuşuyoruz.

Tüm kesimlerin mutlu olacağı yeni ve köklü bir Anayasa değişikliğine ihtiyaç vardır. Bu gereklidir de. Bu demokrasimizin hayatta kalmasını sağlayacaktır.

Temeli millet olan Cumhuriyetimizin zemininin tutkalı hukuk zedelenmemeli. Baroları böldük, zedelemeye başladık. Aslında çoktan başlamıştı da!.

Temelleri zedeleyecek olan bulanık sulardır, birikir, yığılır ve zedeler ama binaları tutan payandalar gibi yeni ve aydınlık dünyayla bir gençleri var bu Yüce milletin. Bakınız korkmuyorlar onlar.

Gençler, ah geleceğe kara kara bakan geleceğimiz; nasıl da korkmuyorlar. İşte onlar o nedenle geleceğimiz diyoruz.

Marc-Aurele’in bir sözü var; diyor ki:

“Avukatlığa sövmek, saldırmak

Berrak ve tatlı bir kaynağın yanında durup, Gürül gürül akan suya sövmeye, saldırmaya benzer.

Bu sövmeler ve saldırılar,

Pınarı çağlamaktan,

Suları fışkırtmaktan geri bırakır mı?

İçine çamur, gübre atınız. Neye yarar?

Çabucak onu dağıtacak gürül gürül akacaktır.”

Geliniz, çok geç olmadan, siz tarihe demokrasiye rutubet, bu günler de kara bir leke olarak geçmeden hep birlikte Parlamenter Sisteme dönelim. Size oy vermeyen milyonlar sizden bunu bekliyor. Kucaklayın onları da. Bu milletin her köşesindeki her kişisi için biz buradayız. Bunu bir kompleks haline de getirmemek lazımdır. 100 yıldır her şeyi deneyen ve demokrasiden vazgeçmeyen bir Türkiye vardır.

Ve bilinmelidir ki; biz hedefimizi ve yolumuzu kaybetmeden, barış içinde burada, bu her bir karışında şehadet kokan bu vatan topraklarında yaşayacağız. Bundan şaşmazsak her zorluğu aşarız.

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum