Lütuf Değil Hakkımızı İstiyoruz

Lütuf Değil Hakkımızı İstiyoruz

Yayınlanma:
Güncelleme: 27 Temmuz 2020 14:40
Lütuf Değil Hakkımızı İstiyoruz

CHP İl Kadın Kolları Başkanı Pembe Görgeç, yaptığı açıklamada İstanbul Sözleşmesi tartışmaları ve kadın cinayetlerine ilişkin değerlendirmelerde bulundu.
Görgeç, açıklamasında; "Son günlerde İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı kanun tartışmaya açıldı. Ne oldu da ilk imzacılarından olmakla övündüğünüz uluslararası İstanbul sözleşmesini tartışmaya açıyorsunuz? İmzanın geri çekilmesi yönünde görüşler beyan ediyorsunuz?

Ak Parti Genel Başkanvekili Numan Kurtulmuş bu sözleşmeyi imzalamanın bir hata olduğunu söyleyeli 2 hafta, Pınar Gültekin’in vahşice katledilmesinin öğrenildiğine 2 gün oldu.

Ülkemiz şiddet sebebi ile ölen kadınlar mezarlığına dönüşsün mü istiyorsunuz? Kadınların ‘ölmek istemiyorum’ çığlıklarını her gün duymak mı istiyorsunuz? Çocukların ‘anne ne olur ölme’ feryadını mı duymak istiyorsunuz? Geçtiğimiz Haziran ayında 27 kadın cinayeti ve 23 şüpheli kadın ölümü gerçekleşti.

İstanbul sözleşmesi uygulansaydı bu kadınlar yaşıyor olabilirdi. Zira 2011 yılında sırf imzalanmış olması bile caydırıcı bir anlam ifade etmiş ve o yıl kadın cinayetleri gözle görülür bir oran da düşmüştür.

PEKİ, İSTANBUL SÖZLEŞMESİ NEDİR?
İstanbul sözleşmesi kadına karşı insan hakları ihlali, ayrımcılık, özgürlüğün kısıtlanmasında dâhil olmak üzere kadınlara fiziksel, cinsel, psikolojik veya ekonomik zarar veren durumları kadına şiddet olarak tanımlamıştır. Devlet, gerek kamusal, gerekse özel alanda özellikle çocukların ve kadınların şiddetten arınmış yaşama haklarını sağlamak ve korumak için gerekli yasal ve diğer tedbirleri alır der.

İstanbul sözleşmesini temel alan 6284 sayılı kanun diyor ki, öncelikle şiddet gerçekleşmeden önleyici ve koruyucu tedbirler etkin bir biçimde uygulamak devletin görevidir. Bütün tedbirlere rağmen şiddet olayı gerçekleşmişse, devlet şiddet gören kadına ve çocuğuna hukuki, psikolojik destek, barınma, koruma, maddi yardım sağlar ve rehberlik yapar. Gerekiyorsa yeni bir şehirde iş imkânı, hatta yeni bir kimlik sağlar.

Çocuğu varsa kreş ve okul imkânı sağlar. Şiddet uygulayan eşin ödemesi gereken boşanma nafakası otomatik olarak sosyal güvenlik kurumu tarafından mağdur eşe ödenir.

İstanbul sözleşmesinin de 6284 sayılı yasanın arkasında kadın derneklerinin, insan hakları derneklerinin yıllar süren son derece kararlı mücadelesi var.

‘BU MÜCADELE YOK SAYILAMAZ, GÖRMEZDEN GELİNEMEZ’
Kadın haklarının savunucusu olarak kurulmuş olan KADEM’in son yaptığı açıklamalarda “Eşitlik değil, adalet” sloganı var. Kadınların eşitlik değil, adalet talep etmelerini istemek de ayrı bir ironi.

Hukuk önünde eşitlik olmadan, adalet, ancak talep ettiğiniz değil, size uygun görüldüğü kadar olur. Ona da adalet değil, lütuf denir! Lütuf değil hakkımızı istiyoruz.

Toplumsal cinsiyet denildiğinde din, dil, ırk yaradılıştan gelen farklılıklar, toplumun bireylere biçtiği farklı roller nedeniyle insan haklarından eşit yararlanılmasının önündeki en önemli engel olan anlayışın değişmesi için mücadele ediyoruz.

Mesele İstanbul sözleşmesi ve 6284‘le sınırlı değil, bir sonraki adım nafaka hakkı, miras hakkı ve medeni kanununda tehlikede olduğundan endişe ediyoruz.

Büyük bir mücadele ile geldiğimiz bu aşamada, İstanbul sözleşmesinin ve 6284 sayılı yasanın bizlere tanıdığı bu hakların geri alınmak istenmesinin tek açıklaması olabilir, AK Parti iktidarının siyasi ve ideolojik sıkışmışlık halidir.
İstanbul sözleşmesine ve 6284 sayılı yasaya karşı çıkanlar, “Kadın devletten güvence görüp erkeğin şiddetine kafa tutabiliyor, şiddet gören kadın isterse daha rahat boşanabiliyor, böylelikle aile birliği bozuluyor” anlayışı taşımaktadır. Aile birliğini yasalar değil, şiddet bozar.

Psikolojik, fiziksel ve ekonomik şiddete maruz kalan bir insanın aile birliği zaten mümkün değildir. Ancak; İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı yasanın amacı düşündükleri gibi aile birliğini bozmak değil, şiddeti önlemek, kadını korumak, daha güçlü kılmaktır.

Devletin görevi; ‘kol kırılır, yen için de kalır’ anlayışı yerine kol kırılmadan çözümünü sağlamaktır. Tam da bu yüzden uluslararası İstanbul sözleşmesi ve 6284 sayılı yasa vazgeçilmezdir. Aksini düşünmek, insan haklarından, hukuktan, adaletten, eşitlikten, çağdaşlıktan uzaklaşmak, karanlık, belirsiz ve güvencesiz bir geleceğe savrulmaktır.

İstanbul sözleşmesini ve 6284 sayılı yasayı etkin bir şekilde uygulatıncaya kadar mücadelemiz devam edecektir" dedi.

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.