Mecliste Yapılan Açıklamalara Zabun'dan Sert Tepki

Belediye Meclisi’nden bir karar çıkmamasını Isparta’nın şansızlığı olarak nitelendiren İl Genel Meclisi Başkanı Osman Zabun, “Belediye meclisinin artık bu hususla ilgili bir karar vereceğini düşünmüştük. Ama maalesef yine çıkmadı. Artık alıştık biz belediye meclisinin bu tür çalışmalarına. Konuşurlar konuşurlar kalkar giderler hesabı meşhur deyimde. Maalesef bir karar çıkmıyor. Isparta’nın şanssızlığı olarak düşünüyorum ben. Artık bir karar vermeleri lazım bu işte. Bir yıldır iki yıldır ötelemekteler hala daha devam ediyor. Aslında daha önce belediye meclisimizin gündemine geldiğinde bu hususla ilgili karar verilmişti. Ama gelinen süreç itibarı ile sil baştan artık yeniden başa dönülmüş durumda. Yazık, Isparta zaman kaybediyor, güç kaybediyor. Arzu edilen şeyler değil. ” dedi.

“Mahkeme doğru söyler karakolda şaşar mantığı”
Kendilerinin kamu yararına imtiyaz istediklerini belirten İl Genel Meclisi Başkanı Zabun, “Burası bizim kendi babamızın şahsi malı olsa bizim mücadelemiz daha farklı olur, daha farklı yöntemlerle bu iş cereyan eder ilerler. Ama burası kimsenin babasının malı değil. Kimse de ulufe istemiyor, kimse imtiyaz istemiyor. Ama şahsımız adına istemiyoruz. Kamuoyu adına elbette istiyoruz biz. Kamuoyuna, tüm toplum yararı adına bu imtiyazı istiyoruz. Bir kamu kurumu olan belediye başkanlığımızın, belediye meclisimizin de bu imtiyazı vermesi ahlak gereğidir. Bu böyle olmalıdır, böyle yaklaşılmalıdır.

Şimdi şehrin kimliği ile ilgili düşüncelere gelince bu tartışmalar daha önce yapıldı. İl özel idaresinin orada nasıl bir bina düşündüğü şehrin mimari kimliğine neler katabileceği hususundaki süreçler tartışıldı ve bunlar karara varıldı. Şimdi ben şunun altını özellikle çizmek istiyorum; il genel meclisi sadece ak partiden müteşekkil bir meclis değildir. İl genel meclisinin içerisinde 9 tane de MHP’li üye vardır, 2 tane CHP’li üye vardır, 2 tane de demokrat partiden üye vardır. Ve bu karar il genel meclisinden oy birliği ile çıkmıştır. MHP’liler de bu karara evet demiştir demokrat partililer de evet demiştir CHP’liler de evet demiştir ak parti de evet demiştir. Dolayısı ile artık bu oy birliği ile çıkan karar üzerine mahkemede doğruyu söyler karakolda şaşar mantığı ile yaklaşmanın bir mantığı yok ki o zaman burada niyetler sorgulanmaya başlar. Yani Isparta’nın önünü kesmeye çalışan veya ortaya çıkacak bir eserle ilgili hazımsızlık içeren bir yaklaşım ortaya çıkar ki bu kabul edilemez. Kamu, hizmetlerini bu şekilde yürütmez bu şekilde ortaya koymaz, koymamalıdır” diye konuştu.

Zabun: “Otel Isparta için aynı emsali verecekler mi?”
MHP’lli Uğur Bestelci’nin bu takas teklifine Osman Zabun “şartlı” evet dedi. Zabun konuşmasında şu görüşlere yer verdi: “Burada bir şeye değinmek isterim; yeşil alan deniliyor, otopark deniliyor. Arkadaşlar burada bir defa mülkiyetin sahibi demiş ki ben buraya otel yapacağım, değişik araştırmalardan sonra otel yapacağım. İki tane fikir çıkmış bunlardan bir tanesi; rezidanstı yani lüks ofislerin bulunduğu bir bina, diğeri de otel. Otel ile ikisi arasında çok ciddi tartışmalar oldu. Değerlendirmeler oldu. Ve bu değerlendirmeler neticesinde otel önde giderek karar o yönde teşekkül etti. Bunlar da mecliste tartışıldı. Bunlardan diğer alternatiflerden bir tanesi de ofis rezidans mantığıydı, yaklaşımıydı. Bu da uygun olabilirdi. Ama hiç tartışılmayan ya da çok gündeme alınmayan iki tane seçenek vardı bunlardan bir tanesi daha düşük çıktı otopark, diğeri de yeşil alan. Asla il genel meclisinin gündeminde böyle bir şey yoktu. Bir defa burası bizim babamızın malı değil ki ya. Kimin malını yeşil alan yapıyoruz.

Böyle bir şey olabilir mi? Sonra Isparta oteli ile ilgili takas mevzusu; Isparta otelinin yerini verdiklerinde, Isparta otelini yıktığımızda emsal 16’yı bu şekilde yapmayı düşündüğümüz binaya evet diyecekler mi? yani ne yapalım biz Isparta otelini yıktırıp yapılmayacaksa ne yapalım Isparta otelini? Yani yıktırıp aynı şekilde bizim burada düşündüğümüzü yapmaya müsaade edeceklerse tamam. İki; öbür taraftan özel idare binasının yapımıyla ilgili iki de bir meydan, kent meydanı muhabbeti yapılıyor. Ya orada kent meydanı olur mu ? Yani orada yapılacak bir meydan kent meydanına neyi katar? Neyi değiştirir, neyi zenginleştirir? İki tarafı yolla çevrili, arka tarafı otopark, üst tarafı yerleşim alanı,, orada yapacağınız sizin 1500 metrekarelik kent meydanı hangi faydayı sağlayacak? Biz onun yerine daha önce bütün kamuoyunun bilgisi çerçevesinde farklı bir alternatif sunduk: hiç kimse bunu üzerinde durmuyor. Biz dedik ki: bakanlık ile gerekli görüşmeyi yapalım okullar bölgesinin altını otopark olarak ayıralım ve üzerini belediyemiz ile oturup birlikte projelendirmek sureti ile üzerini yeşil alan yapalım, kent meydanı yapalım.

O meydanın içerisine askeri lojmanların bulunduğu alan da dahil edilebilir, eski adliye binasının olduğu alan da dahil edilebilir ve okulların miladı dolmuş binaların temizlenmek sureti ile orası da dahil edilebilir, Atatürk parkı hükümetin etrafı ile birlikte, hükümet binasının etrafı ile birlikte koskoca bir kent meydanı oluşturalım dedik, burayı kimse tartışmıyor. Orada el kadar, avuç içi kadar yeri, kent meydanına hiçbir katkısı olmayacak iki tarafı, üç tarafı yolla kesilmiş olan bir arsayı sırf faydalı bir çalışma ortaya çıkar düşüncesi ile önü kesilmeye çalışılıyor. Böyle bir mantık böyle bir yaklaşım olamaz, olmamalıdır.”

Zabun, peşkeş iddialarına sert yanıt verdi
Ağustos ayındaki meclis toplantısında bir karar çıkmadığı takdirde alternatif planlarının olduğuna dikkat çeken Zabun, otelin peşkeş çekileceği yönündeki iddialara da sert yanıt verdi. Zabun, “B planı da vardır, C planı da vardır, plan çoktur. Birinci planda biz istedik ki bu hususta belediye meclisimizle birlikte ortak hareket etmek sureti ile şehir kimliğine yakışan, şehrin mimari kimliğine zenginlik katacak, ben buradayım diyecek, bütün yapılara örnek teşkil edecek bir bina koymaya çalıştık. Hem böyle bir yaklaşım, böyle bir bina ortaya koymaya çalıştık hem de arkasında bu değeri ekonomiye kazandırmayı düşündük. İl özel idaresinin ekonomisine katkı kazandırmayı düşündük. Ne kadar acı ne kadar çok çirkin sözler ya sadece söyleyenin ağzına yakışan sözler ya bunlar. Peşkeş çekecekmiş. Kim kimin malına kime peşkeş çekecek? Böyle bir yaklaşım olabilir mi? Yani sabrettik bugüne kadar sabırla izledik. Dedik ki yani gerek yok.

Uzlaşmayla çıksın, karşılıklı anlayışla hoşgörüyle çıksın diye düşündük. Biz bu sürecin arkasında yani emsalle ilgili hususla belirlendikten sonra oturalım birlikte mimariyi yeniden birlikte yapalım diye düşünürken sildik başa döndük. Böyle bir şey olabilir mi? Belediye meclisi daha önce verdiği kararı nereye koyacak? Sonra bir de şunu ifade etmek isterim: biz imtiyaz istiyoruz- istemiyoruz tartışmaları da anlamsızdır, yersizdir. Biz elbette imtiyaz istiyoruz ama kendimiz için değil, kendi babamızın cebine istemiyoruz ki: kamu adına, millet adına, memleket adına istiyoruz imtiyazı. Bir kamu diğer kamu kurumundan imtiyaz istiyor bundan daha doğal ne var?”