Suriyeli Akademisyenlerden ’Vatandaşlık’ Yorumu

Suriyeli Akademisyenlerden ’Vatandaşlık’ Yorumu

Yayınlanma:
Güncelleme: 15 Temmuz 2016 11:07
Suriyeli Akademisyenlerden ’Vatandaşlık’ Yorumu

Süleyman Demirel Üniversitesi’nde (SDÜ) görevli Suriyeli akademisyenler Suriyelilere Türk Vatandaşlığı verilmesi yönündeki açıklamaların hukuki yönden yaşanan zorlukların giderilmesi bakımından önemli olduğunu söyledi.

Ülkelerindeki rejim baskısından kaçan Suriyeli akademisyenlerin Türk üniversitelerinde görevlendirilmesi için ilk adımı atan SDÜ’de görevli akademisyenler Yrd. Doç. Dr. Siham Hindavi ve okutman Abdullah Mektebi ’Türk vatandaşlığı’ açıklamaları konusunda görüşlerini bildirdi. Suriyelilere Türk vatandaşlığı verilmesi yönündeki açıklamalardan memnuniyet duyduklarını ifade eden akademisyenler, hukuki yönden yaşanan zorlukların giderilmesi bakımından da bunun önemli olduğu dile getirdi.

15 yıl boyunca Suriye’de eğitim alanında çalışma yürüten, Osmanlı Tarihi çalışmaları olan ve iki yıldır akademik çalışmalarını Türkiye’de sürdüren Yrd. Doç Dr. Siham Hindavi, "Kendimi Türkiye’nin bir parçası hissediyorum. SDÜ’ye atanmamdan sonra duygularım değişti. Bana burada müthiş katkı sağlandı. Rüyalarım gerçek oldu. Türkiye’ye gelmeden önce Türklerle ilgili bilgilere sahiptim. Kaldı ki ben yakın Osmanlı Tarihi çalışıyorum. Çok yardımsever olduklarını biliyordum. Türkiye’ye geldikten sonra bunu fiilen hissettim. Bize yardım ellerini uzattılar ve neticede kendimi buranın bir parçası hissediyorum. Artık buraya ne katabilirim düşüncesindeyim" dedi.
"Akademisyenler için önemli bir kapı açılmış olacak"
Uzun süredir Osmanlı tarihi üzerine çalışan bir kimse olarak Türkiye’yi ayrı bir yer olarak görmediğini belirten Yrd. Doç. Dr. Hindavi, "Bu sınırların çiziminin zaten sanal olduğunu biliyoruz. SDÜ’de akademisyen olarak çalışmaya başladıktan sonra tabi genel anlamda tüm Suriyelilerin vatandaşlık alıp almayacağını bilemem. Ama akademisyen için böyle bir yol açılmasının önemli olduğunu düşünüyorum. Bunun Suriyelilerin Türkiye’ye yeni katkılar sağlamasında büyük ufuklar açacağını düşünüyorum. Özelde akademisyenler için böyle bir kapının açılması bizi çok mutlu edecek ve başarılı kılacaktır. Şahsi olarak başvuru yapmış değilim" dedi.

"Herkesin vatandaşlık alamayacağını biliyoruz"
Suriyelilere Türk vatandaşlığı verilmesi konusunda çeşitli kesimlerden gelen endişelere yönelik görüşlerini dile getiren Yrd. Doç. Dr. Hindavi, "Tabi ki onları anlayışla karşılıyorum. Ancak şunu da biliyorum. Her ülkenin kendi vatandaşlık şartları var. Bunlar kanunlarla belirlenmiştir. Ben olsam bu ülkeye ne katabilecekler ekonomik, ilmi açıdan bunlara bakılmalı. Bu kadar insanın doğrudan vatandaşlık almasının mümkün olmayacağını aslında biz Suriyeliler de biliyoruz. Sayın Cumhurbaşkanının açıklamalarının Suriyelilere müthiş moral verdiğini gözardı etmemek gerek. Kendi yurtlarından ayrılmış milyonlarca insandan bahsediyoruz. En zoru vatansızlık, yurtsuzluk. Bu insanlara, bu ülkenin siyasi liderinin bir cümle söylemesi büyük bir katkı. Ama ülkenin kendi kanunları kendi şartları var. Bu şartlara göre hak eden vatandaşlığı alacaktır" diye konuştu.

"Hukuki eksiklik var"
SDÜ Arap Dili ve Edebiyatı Bölümünde Okutman olarak görev yapan Abdullah Mektebi de, güvenlik sebebiyle Suriye’den ayrılmak zorunda olduğunu belirterek, "Suriye’den ayrılan bu kadar insan şu anda vatandaş haklarına sahip değil. Bu haberi duyan her Suriyeli o kadar çok sevindi ki bu söz ne kadar için gerçekleşir ama müthiş bir moral ve motivasyon oldu. Onlar kendilerini, vatanlarını kaybetmiş hissediyorlar ve yeni bir vatan arayışındalar. Artık Suriye’ye dönüşleri çok zor görülüyor. Akdeniz’de insanlar vatan arayışında oldukları için boğuldu. Suriyeliler Türkiye’ye sorun çıkarmak için gelmedi. İstisnalar olsa da Suriyeli insanlar, pazara gitmeye çalışıyorlar, hangi işler uygunsa çalışmaya çalışıyorlar. Yük olma aruzsunda değiller. Kampların dışında çalışan Suriyeliler bir anlamada hayatta kalmasını öğrendiler. Kendi ortamlarına alıştılar ve kendilerine bir yaşam standardı oluşturmaya çalışıyorlar. Bu şekilde ekmeklerini yiyorlar. Burada eksik olan hukuk meselesi. Seçme, seçilme, herhangi bir zarar gördüğünde parasını alamadığında hiç bir yere başvuramıyor mahkemeye gidemiyorsunuz. Hukuki kişilik eksikliği hissediyoruz. Akademisyenler dışında kalan Suriyelir için de bunların yeteneklerinden Türk Devleti’nin faydalanarak onlara da yol bulmasını arzuluyoruz. Bu insanlar Avrupa’ya kaçmasınlar. Türkiye’de kalsınlar arzusundayız. Ben vatandaşlık başvurusu yapmadım ama şartlar yerine geldiğinde yapacağım. Tüm Suriyeliler böyle bir istek içinde çünkü vatansızlar" görüşünü iletti.

"Oryantasyon programı sürüyor"
SDÜ Yabancı Uyruklu Akademisyen Oryantasyon Programı Koordinatörü Yrd. Doç. Dr. Erdal Eke, üniversite olarak bir yıldır Suriyeli akademisyenlere yönelik çalışmalarda bulunduklarını ifade ederek, "Belirlediğimiz akademisyen arkadaşları üniversitemize davet ederek burada bir oryantasyon programına tabi tuttuk. Hem alanla ilgili hem de yüksek öğretim sistemine ilişkin bilgileri onlara aktardık. Yüksek öğretim sistemine katkı sağlayabilecek düzeyde olanları belirleyerek hem kendi hem diğer üniversitelere tavsiye etmeye çalıştık. SDÜ olarak Suriyeli akademisyenlere yönelik olarak bilimsel akademik anlamda destek vermeye çalışıyoruz. Halen YÖK tarafından oluşturulmuş yabancı uyruklu akademisyenlerin CV’lerinin yüklendiği portal üzerinden bu oryantasyon programı sürdürülmektedir" şeklinde konuştu.

"Türkiye büyüyor istihdama ihtiyaç var"
SDÜ Dış İlişkiler Koordinatörü Prof. Dr. Haluk Songur da "3 milyon Suriyeliye vatandaşlık verileceği gibi bir gerçeklik yok. Elimizde Türk Vatandaşlık Kanunu var. Vatandaşlığın kazanılmasının şartları ortaya konulmuş. Dolayısıyla çok dinamik, çok önemli yıllarda yaşıyoruz. Devlet büyüklerini yaptığı açıklamalar yüzlerce rapora dayanarak yapılıyor. Türkiye son çeyrekte en hızlı büyüyen ülkelerden biri. Bu büyümeyle ciddi anlamda istihdama ihtiyacımız var. Unutmayalım Avrupa’daki büyük devletlerin hepsi 3-4 milyon göçmen barındırır. Ülkenin bütün işlerinde onlar çalışır" dedi.

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum