Toplum Baskıcı Yaklaşıma Cevap Verdi

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, siyasi partilerin kapıları sivil topluma kapalı olduğu için her kesimden insanın Gezi eylemlerinde tepkilerini sokağa çıkarak gösterdiğini söyledi.

Yayınlanma:
Güncelleme: 31 Mayıs 2014 20:22
Toplum Baskıcı Yaklaşıma Cevap Verdi

Türkiye Barolar Birliği (TBB) Başkanı Metin Feyzioğlu, Gezi Parkı olaylarının, aynı zamanda toplumdaki bir hoşnutsuzluğun da ifadesi olduğunu belirterek, "Bu hoşnutsuzluk siyasal muhalefetin eksikliğinden kaynaklanan bir hoşnutsuzluktur. Siyasal muhalefetin, toplumu kucaklamaktaki yetersizliğinden, çözüm önermesindeki zafiyetinden, alternatif oluşturmasındaki sıkıntısından kaynaklanan bir tepkidir" dedi.

Feyzioğlu, Süleyman Demirel Üniversitesi (SDÜ) Atatürkçü Düşünce Topluluğunca düzenlenen konferansa katılmak için geldiği Isparta'da, Belediye Başkanı Yusuf Ziya Günaydın'ı ziyaret etti. Günaydın ile bir süre görüşen Feyzioğlu, daha sonra Isparta Barosu Avukat Evi'ne geçti.

Feyzioğlu, burada yaptığı konuşmada, siyasetinin dilinin çok keskinleştiğini, bu keskinleşmenin toplumu kamplara ayırmaya başladığını söyledi. Feyzioğlu, bir gazetecinin, Gezi Parkı odaklı olaylarla ilgili sorusu üzerine, olayların doğru okunması gerektiğini söyledi. Olaylarda vatandaşların yasa dışı bir yapılanma içinde olmadan, toplumsal muhalefetlerini göstermek için sokağa çıktığını savunan Feyzioğlu, toplumsal muhalefetin yanlış bir şey olmadığını, bunun her dinamik toplumda bulunması gerektiğini kaydetti.

"Toplum, siyasi iktidarın yaşam tarzına müdahalesine, baskıcı yaklaşımlarına tepki verdi" diyen Feyzioğlu, şöyle konuştu:
"Gezi'yi sadece siyasi iktidara karşı bir hareket olarak düşünmek eksik bir değerlendirme olur. Gezi, aynı zamanda toplumdaki bir hoşnutsuzluğun da bir ifadesidir. Bu hoşnutsuzluk siyasal muhalefetin eksikliğinden kaynaklanan bir hoşnutsuzluktur. Siyasal muhalefetin, toplumu kucaklamaktaki yetersizliğinden, çözüm önermesindeki zafiyetinden, alternatif oluşturmasındaki sıkıntısından kaynaklanan bir tepkidir. Toplumsal muhalefetin, siyasal muhalefetin içerisinde, onu yönlendirecek şekilde yer alması sağlıklıdır. Fakat siyasi partilerin kapıları, sivil topluma sımsıkı kapalı olduğu için, her kesimden, her görüşten insanlar, tepkilerini çaresiz, sokağa çıkarak gösterdiler ve barışçıydı, silahtan, şiddetten uzaktı. Yaklaşık 3 milyon kişi sokağa çıktı. Bu 3 milyon kişinin cebinde çakıl taşı olsaydı, Türkiye'de taş üstünde taş kalmazdı. O yüzden Gezi'yi şiddet eylemleri bütünü olarak tanımlayanlar, bu gerçeği bir hatırlasınlar. 3 milyon kişinin şiddete başvurması durumunda bunun karşısında hiç kimse duramaz. Ama Türkiye'nin de felaketi olurdu. Bu, Türkiye'nin ne kadar sağduyulu olduğunun, aklı selim davrandığının ispatıdır."
Getirilen yasaklar ve uygulanan şiddetin barışçıl gösteri hakkını kullananların arasına provokatörlerin sızmasına uygun bir iklim yarattığına değinen Feyzioğlu, olaylarda ölenler ve yaralananlar olduğunu hatırlattı.

"Millet olmak acıyı paylaşmaktır"
Kendilerinin Mısır'da da, İstanbul'da da bir gencin canı yandığında üzüldüklerini dile getiren Feyzioğlu, "Millet olmak böyle bir şeydir. Millet olmak tasada, kederde birliktir, acıyı paylaşmaktır. Mısır için gözyaşı dökerken, kendi milletinin bir ferdinin tırnağı taşa deyse içinin sızlamasıdır" dedi.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne göre barışçıl, şiddetsiz gösterilerin izin alınmaksızın, istendiği yerde yapılmasının mümkün olduğuna işaret eden Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü:

"Buna siyasi iktidarlar bir türlü alışamadığı için, sloganlardan, pankartlardan rahatsız oldukları için, eleştiriyi kabullenemedikleri için, ellerindeki polis gücünü yurttaşların üzerine kullanıyorlar. Burada aynı zamanda büyük bir camia olan polis camiasına da büyük bir haksızlık yapılıyor. Bu ülkenin sivil yurttaşları ile polis yurttaşları karşı karşıya getiriliyor. Polis ile sivil yurttaşları arasına, sivil yurttaş ile devlet arasında nefret duvarları çekiliyor. İnsanlarımızın arasına nefret duvarlarını çekmeye kimsenin hakkı yok. Hepimizin bir yakını askerdir, polistir. Bu camiaları karşı karşıya getirmeye kimin ne hakkı var? Pek çok konuşmamda, Polis Özlük Hakları Kanunu'nun bir an önce çıkarılması, kendilerine verilen gayri meşru emirlere karşı 'Hayır' diyecek, güvenceye kavuşturulmaları var."

Polisin zor şartlarda çalıştığını ancak elindeki gücü kötüye kullananların da cezalandırılması gerektiğini kaydeden Feyzioğlu, "Keyfi davranan bir polise elbette gereği yapılmalı ama bir camiayı düşman etmeye en önce biz karşıyız" dedi.

Şırnak Valisi İpek'in sözleri
Feyzioğlu, Şırnak Valisi Hasan İpek'in sözlerine yönelik bir soruya da Abdullah Öcalan öncelikle bir hükümlü olduğunu kaydetti.
Feyzioğlu, sözlerini şöyle sürdürdü: "Siyasi parti dışında terör örgütünün muhatap alınması, bir hukukçu kimliği ile bizim 'Doğrudur' diyeceğimiz bir yaklaşım değil. Bu ülkenin Başbakanı ile bir terör örgütünün başının yan yana ve eşit statüde anılmasını açıkçası doğru bulmayız. Bu söylediğim ülkenin başbakanının kim olduğunda da ayrıdır. O başbakanı seversiniz, sevmezsiniz, taktir edersiniz, etmezsiniz fakat başbakan ile terör örgütü kurucusunu yan yana, eşit saydığınızda bu, Türkiye Cumhuriyeti'ni terör örgütü ile eşit statüye getirmek anlamına gelir. Şırnak Valisi, bu cümleyle maksadı zorlamıştır."

Cumhurbaşkanlığı süreci
Bir gazetecinin, "Nasıl bir Cumhurbaşkanı bekliyorsunuz?" sorusuna ise Feyzioğlu, "Ben muhalefet partilerinin nasıl bir Cumhurbaşkanı istedikleri konusundaki turlarını bitirmelerini bekliyorum" yanıtını verdi.
Turların anlamını çözemediğini belirten Feyzioğlu, şöyle konuştu:
"Muhalefet partileri cumhurbaşkanlığı seçiminin ağustos ayında olacağını gazeteden yeni okumuş gibi davranmalarını anlamlandıramıyorum. Anayasamıza göre Cumhurbaşkanlığı seçiminin 2014 Ağustos ayında olacağını biz biliyorduk. Keşke, muhalefet partileri de 'Nasıl bir Cumhurbaşkanı arıyoruz?' sorusunu birkaç sene önce sorsalardı, ondan sonra isimleri hazır olsaydı. İki ay kala henüz Türkiye'de adayların belirlenmemiş olması, oy verecek seçmenin, nereye oy vereceğini değerlendirebilmesini sağlamak açısından yanlışlık, seçmenin iradesine saygısızlık olarak görüyorum."

Feyzioğlu, kendisi hakkında Cumhurbaşkanı adayı olma yönünde ifadeler yer aldığının hatırlatılması üzerine, kendisine böyle bir teklif gelmediğini, teklif gelmesi halinde bunu barodaki arkadaşlarıyla değerlendireceklerini bildirdi.

Isparta Baro Başkanı Gökmen Gökmenoğlu, Feyzioğlu'na üzerinde fotoğrafının bulunduğu halı hediye etti.

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum