Üniversitenin Genetiğiyle Oynandı

Üniversitenin Genetiğiyle Oynandı

Yayınlanma:
Güncelleme: 25 Şubat 2015 11:05
Üniversitenin Genetiğiyle Oynandı

SDÜ Rektör Adayı olan Prof. Dr. İlker Çarıkçı cemaat kadroları yerleştirilerek üniversitenin genetiği ile oynandığını belirterek “Üniversitenin genetiğiyle oynandı. Gazetelerde de çıktı bunlar. Çok kolay bir şey olmayacak. Zaten devletin de buna dikkat ettiğini biliyoruz. Atama yaparken de bu kriterlere dikkat edilecek. Bu devlet sorunu haline geldi. Diğer aday arkadaşların önüne de bu işler gelecek. Ben buna çok hazırım” dedi.

Isparta aynı anda iki seçime birden hazırlanıyor. Bir taraftan 7 Haziranda yapılacak 25. dönem milletvekilliği seçimleri için hazırlıklar devam ederken diğer taraftan SDÜ’de yapılacak rektörlük seçimleri ile Isparta kamuoyu ilk kez bu kadar yakından ilgileniyor. Nisan ayı içinde yapılacak rektörlük seçimlerinde aday olduğunu açıklayan Prof. Dr. İlker Çarıkçı Gülses’in sorularını yanıtladı. İşte Prof. Dr. İlker Çarıkçı’nın kamuoyunda tartışılan sorulara verdiği cevaplardan başlıklar.

- Paralel etiketi bana yapışmaz
- 17-25 Aralıka kadar bana paralel düşmanı dediler
- Hesap verebilirlik ve şeffaflığı önemsiyoruz
- Üniversite misyonunun dışına çıktı
- Kaygısı olan öğretim üyesi bilim üretemez

ALINAN KADROLARIN CEMAAT ÜYESİ OLMAK DIŞINDA VASFI YOK
SDÜ Rektör Adayı Prof. Dr. İlker Çarıkçı paralel yapı ile nasıl mücadele edileceğine şöyle cevap verdi. “Bu bir devlet politikası bizim açımızdan büyük bir avantaj. Biz devletimize güveniyoruz. Devletinde kriterleri var. Yani bir örgüte bağlılığını o örgüte olan illiyedini, akademik çalışmalarının çok önüne almış insanlar tabi ki uğraşılması gereken insanlardır. İşinden çok başka şeylerle ilgilenmiş Üniversitede buna şahit olduk. Parametrelere bakıldığında referanslarının dışında kişilerin hiç bir özelliği yok. Cemaat üyesi olmak gibi birçok sınav yapıldı. İçerden incelediğinizde görüyorsunuz bunu. O zaman anlıyorsunuz ki, üniversitenin işine yarayacak liyakati yüksek birini almak yerine, kendilerinden birini içeriye alarak üniversitenin genetiğiyle oynamaya çalışıyorlar. Bir sene dekanlık yaptım. Liyakati yüksek insanları davet ediyorum. İdeolojisi benle aynı değil. Yararlı olabileceğini düşünüyordum. İyi bir arkadaşımdı, İletişim Fakültesine katkı sağlayabileceğini düşündüm. İstifa ettiğimin ertesi günü ayrıldı. Çok zor kabul ettirmiştim. Tabi ki rektör olduktan sonra muhakkak gereken kriterleri kullanıp, bir şeyler yapmak isteyen insanlar için gereken şeyleri yapacağız.”

ÜNİVERSİTENİN GENETİĞİYLE OYNANDI
SDÜ’de paralel kadrolaşma ile üniversitenin genetiği ile oynandığını iddia eden Prof. Dr. Çarıkçı “Üniversitenin genetiğiyle oynandı. Gazetelerde de çıktı bunlar. Çok kolay bir şey olmayacak. Zaten devletin de buna dikkat ettiğini biliyoruz. Atama yaparken de bu kriterlere dikkat edilecek. Bu devlet sorunu haline geldi. Diğer aday arkadaşların önüne de bu işler gelecek. Ben buna çok hazırım. Hatta ben bu konuyla ilgili sosyal paylaşım sitemden paylaşım yapmıştım. Günümüzün modası paralelci olanlar, paralelci olmayanları suçlayacak diye. Ben bunu önden söyledim. Paralelci yapının özelliği, kendisi açısından tehlikeli gördüğü insanları o listeye aldırarak kurtulmaya çalışmasıdır. Benim için hiç şaşırtıcı olmadı. Beni az çok tanıyanlar bilir. Ortadoğu Üniversitesi'nden mezun oldum. 28 Şubat sürecinde 3 sene atamam yapılmadı. O dönemde paralelci olduğunu bildiğiniz ve ataması yapılmayan birisi var mı? Mümkün değil. Kimlerin daha çok gözetim altında tutulduğu belli. 3 yıl açıkça söylediler bunu. Sen milli görüşçüsün, sen falansın, sen filansın diyerek atamamı yapmadılar. Eşime de aynısını yaptılar. Eşim bıraktı işini, 2 sene önce geri döndü. Tek nedeni başörtüsüdür. 10 sene sonra başörtüsüyle devam edebileceği için döndü” diye konuştu.

PARALEL ETİKETİ BANA YAPIŞMAZ
Geçmişinde dahi cemaatle bir araya geldiği bir dönem bulunmadığına dikkat çeken Prof. Dr. Çarıkçı “O döneme dönün ve paralelcisine bakın. Başörtüsü takacağım diye okula devam eden birisi var mı? Geçmişime bakarsanız bu adam 3 yıl neden atanamamış? O dönemin rektörü belli, dekanı belli. O dönemin dekanı beni aradı, hakkını helal et diye. Şimdi neden okuldan ayrıldığı belli, niye okula dönmediği belli. Paralel etiketi bana yapışmaz. Bu gruptaki arkadaşlar benim odama girmezdi. Ben 2011'de bu arkadaşlar göreve geldikten sonra ayrıldım. Benden sonra iki arkadaş daha ayrıldı. O güne kadar bir şey yoktu. Ben ayrıldıktan sonra 17-25 Aralık darbesine kadar bana cemaat düşmanı diyende aynı gruptur. Bu darbe oldu şimdi paralelci diyorlar. Biz yine durduğumuz yerdeyiz” dedi.

PARALEL KADROLAŞMAYI GÖRDÜĞÜM AN AYRILDIM
Kendisinin mevcut rektörün ekibinden ayrılmasının da paralel yapı ile bağlantılı olduğunu söyleyen Prof. Dr. İlker Çarıkçı “285 kişi destek verdik rektöre. Tek değildim. Ayrılmamın bir numaralı sebebi budur. o platformda 44 kişi vardı. 285 kişi oy verdi bu arkadaşa. Oy verenlerin çoğu muhafazakar kesimdi. Herkes oy verdi. Sadece paralel yapı mensupları değil. 2011 şartlarında kimsede sıkıntı hissederek oy vermedi. Bu insanlar üniversiteye hizmet edebilirler mi diye bekledik. Bir senede gördük. Kadrolaşma faaliyetlerini gördüm. Türkiye'nin her yerinden istemedikleri adamlar mutlaka platformun dışında kalıyor. Referanslar hep bir yerden geliyor. Birinin referansı olmadığı zaman kesinlikle almıyorlar. Kadrolara bakan paralel deniyor ya; kadrolara bakan insanlar gördüm. Hiç ilgisiz biri bakıyor. Bakan adamın hiçbir ilgisi yok bununla. O zaman bu üniversiteyle ilgili bir şey değil. Bir kaç seferde fakültemle ilgili benim referansımla adamlar alınmıştır. Acaba benim ismimi kullanarak başka bir referansla mı aldılar? O zaman ben anlamadım ama ben referansı olmuşumdur ama paralel biri de referans olmuştur. İskender Akkurt da benzer nedenlerle istifa etti” ifadelerini kullandı.

Hesap verebilirlik ve şeffaflığı önemsiyoruz
SDÜ senato ve yönetim kurulu kararlarının yönetime gelmeleri halinde yeniden toplantı sonrasında açıklanmaya başlayacağını söyleyen Prof. Dr. İlker Çarıkçı en önemli değerlerinin hesap verilebilirlik ve şeffaflık olduğunu söyledi.

“Üniversitelerin en üst karar yönetimi senatodur. Dekanlıkları, fakülte kurulları, fakülte yönetim kurulları ve bölüm kurulları vardır. Üniversitenin her organının kendi senatosu ve yönetim kurulu vardır. Mali işlerle ilgili döner sermaye işletmesi yürütme kurulunun yönetim kararları vardır. Bunların aldıkları kararlar içinde kararlarının açıklanması yasaklanacak hiç bir şey yoktur. Bunlar halka da açık olmalıdır. Senatoyu halka açık bile yapabilirsiniz. Herkes gelip görebilir ne tartışıldığını. Bu bir alışkanlık haline gelmişti, güzeldi herkes de takip ediyordu. Bu dönem bundan vazgeçildi. Kendi yönetimimizde tekrar şeffaf olacağımızı ve kurullarımızın alacağı kararın aynı gün açıklanacağını söylemek istiyorum. İhaleleri de naklen yayınlamayı düşünüyoruz. Çünkü üniversite bir güvenlik kurumu değil. Burada gizli saklı hiçbir şey yok. Üniversitelerde şeffaflık evrensel bir ilkedir. Kamuoyuna karşı en büyük sorumluluğumuz; hesap verilebilirlik ve şeffaflıktır. Yönetime bizim arkadaşlarımız gelirse bunu göreceğiz.”

Üniversite misyonunun dışına çıktı
SDÜ’nün evrensel değerlerin dışına çıkarak piyasa ile haksız rekabet eder hale geldiğini iddia eden Prof. Dr. İlker Çarıkçı “üniversite misyonunun çok dışına çıktı” dedi.

SDÜ rektörlük seçimlerinin ilde neden eskisinden daha fazla önemsenir hale geldiği yönündeki soruyu cevaplayan Prof. Dr. İlker Çarıkçı “Bunun iki nedeni var. İlki kentle ilgili bir neden. Bir çok sosyal politik parametreler sonucu ortaya çıkan bir durum. Ispartalılar mutlu olmak istiyor. Beklentilerde umut yatıyor gibi düşünüyorum. Son yıllarda Isparta çok istediği ölçüde proje geliştirilemedi. Isparta eğitim açısından, sağlık açısından çok önemli bir yerde ve eğitimli insanlardan oluşan bir kent. Siyaseti bilen bir kent. Dolayısıyla beklentileri çok fazla. Bir boyutunda ümitli olmaları var. Çünkü üniversite onlar için bir kıvılcım olacak. Geleceğe daha güzel bakmalarını sağlayacak. Bu da değişiklik olursa gerçekleşebilecek.

İkincisi teknik boyutta üniversite misyonunun çok dışına çıktı. Üniversitelerin evrensel değerleri vardır. Bunlar eğitim öğretim faaliyetleri, araştırma faaliyetlerinde bulunmak, toplumsal katkıda bulunmak, medeniyet inşası gibi... Üniversite misyonunun çok dışına taştığını düşünüyorum. Her anlamda dışına taştı. Piyasanın ürettiği süreçlerin önüne geçti. Haksız rekabet yaptı. Burası sanayi şehri değil. Üniversite piyasanın ürettiği çözümün önüne geçince Isparta halkı buna tepki gösterdi. Bu nedenle üniversite seçimleriyle çok yakından ilgileniyor” diye konuştu.

Kaygısı olan öğretim üyesi bilim üretemez
Üniversitede ki öğretim üyelerinin bilim üretmek dışında kaygıları olduğunu ve bu nedenle çok sayıda öğretim üyesinin SDÜ’den ayrıldığını söyleyen Prof. Dr. İlker Çarıkçı “Medeniyet inşasında bilim insanı özgür olmak zorundadır. Özgür düşünmek zorunda, kaygısız çalışmak zorunda. Özlük haklarıyla ilgili kaygıları olan insanlardan iyi işler beklenemez. Kaygısı şu: araştırma görevlileri atanır mıyım, kadroya alırlar mı, acaba çok mu beklerim? gibisinden kaygıları var. Kaygısı olan insanlar üretim yapamıyor” diye konuştu.

Üniversitenin önüne Cordoba modeli bir rol oluşturmak istediklerini belirten Çarıkçı “Üniversitelerin geleneksel rolleri vardır. Bir üst rol vizyonu da biz medeniyet inşası rolü diyoruz. Cordoba deniyor buna da. Yani şu iddia ile yola çıktık. Türk insanının köklerinde, medeniyeti inşa etmiş üniversiteler var. Cordaba dediğimiz yerde en ünlü bilim insanları, düşünürleri, her dinden insanlar gelmiş. Avrupa'daki reform ve rönesansı tetikleyendir. Burada çok basit düzlemde bir şeyler tartışıyoruz. Üniversiteler medeniyet inşa eden kurumlardır. Öyle bir vizyonla yola çıkmalıyız ki, dünyaya katkı yapabilecek yapımız da var. Ama dünyanın her yerine ulaşabilmeniz lazım” dedi.

BİLİM İNSANI ÖZGÜR DÜŞÜNMELİ
SDÜ bünyesindeki araştırma görevlileri ve öğretim üyelerinin bilim üretmesi için destekleneceğini söyleyen Prof. Dr. Çarıkçı “Biraz daha geniş perspektifte bakmak lazım. Dünyanın her tarafını iyi biliyorlar mı? Avrupa medeniyetinin kurulmasına vesile olmuş bir toplumuz. Biz büyük medeniyetler üretmiş insanların çocuklarıyız. Üst düzeyde vizyonu olan bir üniversite olmayıyız. Bunu göreceksiniz zaten. Dünyanın çok çeşitli yerlerinde olup bittiğini Isparta'ya getirmek istiyoruz. Dünyanın farklı yerlerinde neler oluyor bunu göstereceğiz. Maddi imkanlarımız el verdiğince akademisyenlerimizi yurt dışına göndereceğiz.
Medeniyet inşasında bilim insanı özgür olmak zorundadır. Özgür düşünmek zorunda, kaygısız çalışmak zorunda. Özlük haklarıyla ilgili kaygıları olan insanlardan iyi işler beklenemez” şeklinde konuştu.

TEK KRİTER LİYAKAT
Bilim üretmek dışında kaygısı olan öğretim üyelerinin bilim üretemeyeceğini söyleyen Çarıkçı açıklamasında şunlara yer verdi. “Kaygısı şu: araştırma görevlileri atanır mıyım, kadroya alırlar mı, acaba çok mu beklerim? gibisinden kaygıları var. Kaygısı olan insanlar üretim yapamıyor. Bizim dönemimizde kaygılanmayacaklar. Hangi görüşü savunursa savunsunlar bundan dolayı bir kaygı taşımasınlar. Mevcut yönetim de bunları söyleyerek geldi. Kaygılandırmamak lazım. Akademik vizyonu ne kadar yüksekse, kaygılarda o kadar az olur. Bence ilk üzerine gidilmesi konulardan bir tanesi de bu. Herkes çok kaygılı, iç barışı bozan bir durum bu. Kadro bekleyen arkadaşlarımız var. Biz bunu nasıl yapacağız? Bizim için kadroya girebilmesi için tek kriter liyakat. Onun dışında hiçbir kriteri yoktur. İşinde iyiyse, akademik olarak yetkinse atanır. Araştırma görevlisi ben iyi miyim kaygısını taşımalı sadece.
Biz bu kaygıları taşımazsak, bizden akademisyen olmaz. Birçok arkadaşımız, liyakatli arkadaşımız havadan sudan sebeple üniversiteyi terk etti. Mevcut arkadaşlarımızdan daha nitelikli kişileri getirerek üniversitemizi hak ettiği yere getireceğiz. Bu tabi ki kısa sürede olabilecek bir şey değil.”

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
5 Yorum