‘Vay Bu Memleketin Haline’

Türk Eğitim Sen Şube Başkanı Ali Balaban, öğretmen atamalarını eleştirerek, “bu ülkenin Şubat ayında 30 bin Ağustos ayında 70 bin öğretmen atamayacak gücü yoksa vay bu memleketin haline” yorumunu yaptı.

Yayınlanma:
Güncelleme: 07 Şubat 2013 20:20
‘Vay Bu Memleketin Haline’

Milli Eğitim eski Bakanı Ömer Dinçer yeni Bakan Nabi Avcı’ya bir enkaz devretti diyen Balaban, “Ömer Dinçer’in eğitimle yoğrulmuş insanlar yerine, acemiler ordusu ile bakanlığı yönetmesi, öğretmen düşmanı bir bakan görünümüne bürünmesi, ataması yapılmayan öğretmenleri yem bekleyen güvercinlere benzetmesi, öğretmenleri Şubat ayında atamama inadı, özür grubu tayinlerinin önüne engeller koyması, aileleri bölük pörçük etmesi, 4+4+4 sistemi getirilirken, süreci iyi yönetememesi, kılık-kıyafet yönetmeliğini paydaşların görüşlerine başvurmadan değiştirmesi ve daha sayamayacağımız bir sürü neden kendisinin sonu oldu.

Ömer Dinçer yeni Bakan Nabi Avcı’ya adeta bir enkaz devretti. Öyle ki öğretmenlerin ve diğer eğitim çalışanlarının Milli Eğitim Bakanlığı’na güveni, inancı şu anda sıfırdır. Bu güveni tesis etmek biraz zaman alacaktır.

Bu noktada Nabi Avcı’nın Ömer Dinçer’in hatalarından ders çıkararak, akılcı icraatlara imza atması gerekmektedir. Nabi Avcı’nın çözmesi gereken uzunca bir sorunlar listesi bulunmaktadır. Adil ve insan odaklı bir Bakan olarak görev yapması, eğitim camiasının sevgisini kazanması Nabi Avcı’nın elindedir. Nabi Avcı her adımında hesabını ve sağlamasını titizlikle yapmalıdır. Nabi Avcı’dan şu anda beklentiler çok büyüktür. Avcı’nın bu beklentileri boşa çıkarmaması ise son derece önemlidir.

Nabi Avcı, özür grubu tayinlerinde tam anlamıyla iyi bir sınav verememiştir. Öğrenim özrü mağdurlarına tayin hakkı tanınmaması, öğretmenlere il içi tayin hakkı verilmemesi, il/ilçe emrinin geri getirilmemesi Avcı’nın eksiklikleri olmuştur. Bu nedenle özür grubu mağdurlarının bir kısmı sevinirken, bir kısmı sevinememiştir. Bakan Avcı’dan saydığımız bu hususlar ile ilgili düzenleme yapmasını talep ediyoruz.

Bunun akabinde Avcı, yaptığı açıklamayla atama bekleyen öğretmenlere de büyük bir hayal kırıklığı yaşatmıştır. Önce Başbakan, “Eğer bütçeniz buna muktedir değilse, kalkıp ben 'hepsini alayım, doldurayım' diyemezsiniz” şeklinde açıklama yapmıştır, ardından Nabi Avcı, “Maalesef Şubat ayında böyle bir atama söz konusu olmayacak” demiştir. Avcı bu sözlerini yaptığı röportajlarda da tekrarlamıştır.

Oysa 350 bin öğretmen Başbakan’dan ve Milli Eğitim Bakanı Nabi Avcı’dan müjdeli bir haber beklemekteydi. Onları hüsrana uğratmaya kimsenin hakkı olmadığını düşünüyoruz. Zira öğretmen açığının giderilmesi için okullar ücretli öğretmenler ile dolup taşmaktadır. Şu anda 69 ilde görev yapan ücretli öğretmen sayısı 57 bin 404’tür. Ücretli öğretmenlik yapanların 10 bin 759’u iki yıllık meslek yüksek okulu mezunudur. Daha açık bir ifadeyle açık öğretim mezunları, iki yıllık meslek yüksek okulu mezunları, su ürünleri mezunları, süt teknolojisi mezunları bu ülkede öğretmenlik yapmaktadır. Özel uzmanlık gerektiren zihinsel engelli, görme engelli, işitme engelli öğrencilerimizin derslerine bile iki yıllık meslek yüksek okulu mezunları girebilmektedir.

Bu koşullarda nasıl öğretmen ihtiyacımız olduğunu göremezsiniz, ‘bütçe neye elverirse, ona göre atama yaparız’ dersiniz?
Yoksa ülkemizin eğitimle kalkınacağından bihaber misiniz?
Kör topal, düşe kalka giden bir eğitim sistemine sahip olmak sizlerin içine siniyorsa, diyeceğimiz hiçbir şey olamaz! Öğretmensiz okullarla ‘çağı yakalarız, dünyayla rekabet edebiliriz’ iddiasındaysanız, yine söyleyebilecek lafımız olamaz!

Bu ülkeyi yönetenlerden kadro dilenmiyoruz, ‘Ülkemizin öğretmen ihtiyacı var ve bu ihtiyacı karşılayacak genç beyinlerimiz var. Bu nedenle atama şart’ diyoruz.

Nabi Avcı yaptığı açıklamada, “Şubat ayında yapılacak her atama, alan sorularını da içeren sınavlara girecek olan gençlerin kontenjanından düşüleceği anlamına gelir” demiştir. Kadro konusundaki en büyük engelin Maliye kafası olduğunun farkındayız.

Bızım Avcı’dan isteğimiz; Ömer Dinçer’in yapamadığını yapmasıdır. Yani Avcı; Sayın Başbakanı kadro konusunda sıkıştırmalı, “benim öğretmen ihtiyacım var” diyebilmelidir.

Amacımız polemik yaratmak değil, yeni Bakanı yerden yere vurmak hiç değil. Zira Nabi Avcı’nın başarısı, eğitimin, eğitimin aktörlerinin, öğrencilerin kısacası bu ülkenin başarısı olacaktır.
Bu noktada Başbakan’ın öğretmen atamaları ile ilgili manidar sözlerine de değinmek istiyoruz.
Türkiye’nin dünyanın 16. büyük ekonomisi olduğuyla övünen Başbakan değil miydi?

Ülkemizin 2023 yılında dünyanın en büyük 10 ekonomisinden biri olmasını hedefleyen Başbakan değil miydi?
2013 yılının ilk aylarında yapılacak ödemelerle, Türkiye'nin IMF'ye borcunu tamamen sıfırlayacaklarını söyleyen Başbakan değil miydi?
Hazinedeki paranın Cumhuriyet tarihinin en büyük parası olduğunu gururla ifade eden Başbakan değil miydi?

Başbakan’ın, ülkemiz ekonomisi hakkındaki bu söylemleri aslında bir masaldan mı ibaretti?
Başbakan’ın dün ülke ekonomisinin zenginliğinden söz ederken, bugün bütçenin yokluğundan dem vurması büyük bir çelişkidir. Başbakan dün mü doğru söylüyordu, yoksa bugün mü? Eğer Başbakan’ın ülke ekonomisinin güzelliğine ilişkin sözleri gerçekse, bunun gereği yerine getirilmelidir.

Bu ülkede nerelere, ne paralar harcanmıyor ki…. Son 10 yılda milyoner sayısı 5.5 kat arttı. TBMM tarafından kullanılan 28 araç için yıllık tam 454 bin TL yakıt faturası devletin kaynaklarından ödenirken, vekil odalarının tadilatı için 238 milyon lira harcanırken, çalışmadan para kazanan rantiyeciye ödenen yıllık 50,3 milyar TL faiz gideri bütçeyi etkilemezken; söz konusu öğretmen atamaları olunca mı bütçe muktedir olmuyor? Buna güler, geçeriz…

Öte yandan Başbakan’ın “Ondan sonra da yeni bir sorun başlar. 'Öğretmenlerin maaşları verilmiyor'. Bizden önceki dönemde yaşadığımız gibi. Biz bunları yaşamak istemiyoruz” şeklindeki sözleri de aslında düşündürücüdür.

‘Biz öğretmen ataması yaparsak, öğretmenlerin maaşlarını veremeyiz’ anlamına gelen bu sözler, şu anda görev yapan öğretmenler ile atama bekleyen öğretmenleri ister istemez karşı karşıya getirmektedir. Türkiye’yi böyle bir tartışmanın içine sokmak kimseye fayda getirmeyecektir.

Türk Eğitim-Sen olarak öğretmen atamaları ile ilgili talebimizi bir kez daha gündeme getirmek istiyoruz: Şubat ayında öğretmen ataması yapılması bu ülkenin ihtiyacıdır. Atama bekleyen öğretmenlerimiz de umutlarını korumaktadır. Dolayısıyla siyasi erk; gençlerimiz için elini taşın altına sokmalı, tüm imkânlarını seferber etmeli ve Şubat ayında atama yaparak, onların yüzünü bir nebze de olsa güldürmelidir” dedi.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.