Çaresiz Değilsiniz

Dil ve Konuşma Terapisti Banu Turan Tortop, kekemeliğin konuşma bozukluklarının başında gelen bir sorun olduğunu belirterek; “Erken tanı ve etkili bir terapi programı ile bu sorun asla çözümsüz değildir” dedi.

Yayınlanma:
Güncelleme: 17 Ağustos 2016 15:37
Çaresiz Değilsiniz

Isparta Otistik Bireyleri Koruma ve Dayanışma Derneği tarafından önceki gün ‘Dil ve Konuşma Bozuklukları Semineri’ düzenlendi. Isparta Halk Eğitim Merkezi Konferans Salonu’nda gerçekleştirilen seminere konuşmacı olarak ise Dil ve Konuşma Terapisti Banu Turan Tortop davet edildi.

ISPARTA OTİSTİK BİREYLERİ KORUMA VE
DAYANIŞMA DERNEĞİ’NDEN ÖNEMLİ SEMİNER
Saat 17.00’de başlayan ve çok sayıda ilgili ve yetkililer ile öğrenci velilerinin katıldığı seminerde konuşan Dil ve Konuşma Terapisti Banu Turan Tortop, dil ve konuşma bozukluklarının insan hayatını ve yaşam kalitesini birinci derecede etkileyen unsurlar olduğunu belirterek, böylesine önemli bir konuda seminer düzenlediği için Isparta Otistik Bireyleri Koruma ve Dayanışma Derneği’ne teşekkür etti.

TORTOP; “DİL VE KONUŞMA
BOZUKLUKLARI ÇÖZÜMSÜZ DEĞİL”
Dil ve konuşma bozukluklarının başında kekemelik sorununun geldiğini vurgulayan Tortop, seminerde yaptığı konuşmada şunları söyledi; “Kekemelik sorunlarında işe doğru adresi bulmakla başlayın. ‘Konuşmanın doğal akışının bir biçimde kesintiye uğraması ya da konuşmanın akıcılığında gözlenen istemsiz aksaklıklar’ olarak tanımlanan kekemelikte ehliyetli uzmanlarca yaşa ve bireye uygun terapi yöntemleri uygulandığında etkili sonuç almak mümkündür. Zamanında ve iyi yönetilebilirse kekemelik kontrol altına alınabilir bir sorun durumundadır.

“KEKEMELER KELİME
ÜRETİRKENZORLUK YAŞARLAR”
Kekemelik, konuşmanın doğal akışının bir biçimde kesintiye uğraması ya da konuşmanın akıcılığında gözlenen istemsiz aksaklıklar olarak tanımlanabilir. Kişinin konuşurken sesleri uzatması, kimi sesleri üretirken zorluk çekmesi, bir sesi ya da heceyi tekrarlaması biçiminde gözlenen, akıcılık bozukluklarıdır.



“KEKEMELİK 2 - 5 YAŞLARI
ARASINDA ORTAYA ÇIKIYOR”
Kekemelik, dil ve konuşma gelişiminin ilk yıllarında, ağırlıklı olarak 2 - 5 yaşlarında ortaya çıkmaktadır. Her 100 çocuktan beşinde erken dönem kekemelik belirtileri gözlenmektedir. Bu belirtileri gösteren çocukların % 68 - 80’i kendiliklerinden bu sorunu aşabilmektedirler. Geri kalanında ise sorun ileriki yaşlara kadar sürebilmekte ve inatçı kekemelik adı verilen konuşma bozukluğuna dönüşebilmektedir. Ancak buradaki en önemli sorun, hangi çocuğun kendiliğinden iyileşeceğinin kesin olarak bilinememesidir. Ayrıca, kekemelik davranışlarının ortaya çıkışından itibaren 12 - 24 ay içerisinde kendiliğinden düzelebileceğine ilişkin bulgular olmakla birlikte, ilk altı aydan sonra devam etmesi halinde desteksiz iyileşme olasılığı çok düşüktür” dedi.

Kekemeliğin nedenlerinin henüz kesin olarak anlaşılamadığını belirten Tortop; “Bununla birlikte değişik araştırmacılar bu konuda değişik görüşler ileri sürmektedirler. Yine nedenleri tam olarak açıklanamamakla birlikte bireyin kimi etkenlere bağlı olarak konuşma sırasında kullanması gereken kaslarını eşgüdümlü olarak çalıştırmakta güçlük çektiği düşünülmektedir. Bu eşgüdüm sorununun genetik ve nörolojik kökenli olabileceği yönünde bulgular vardır” şeklinde konuşdu.

“KEKEMELİĞİN NEDENİ
PSİKOLOJİK DEĞİLDİR”
Kekemelik sorununun psikolojik kökenli olmadığına dikkat çeken Tortop, konuşmasına şöyle devam etti: “Bir dönem kekemeliğin psikolojik nedenlerle ortaya çıktığına inanılıyordu. Günümüzde, sorunun psikolojik kökenli olmadığı ancak kekemeliğin giderek kişinin konuşmaya karşı farklı tutumlar geliştirmesi nedeniyle, psikolojisinin de etkilenmesinin doğal olduğu düşünülmektedir. Araştırmalar, kekemeliğin yaşamın bir döneminde görülme oranının % 5, genel nüfus içerisindeki yaygınlık oranının ise % 1 düzeyinde olduğunu göstermektedir. Bu durumda eğitim çağındaki çocuk ve gençlerimizin yüzde birinin bu sorundan etkilendiğini söylemek mümkündür.

“KEKEMELİK SORUNU
GİDERİLEBİLİR BİR SORUNDUR”
Kekemelik sorunu kontrol altına alınabilir bir sorun olduğu bilinmektedir. Kekemelik tedavisinde kişinin ailesi ve yakın çevresine de önemli görevler düşmektedir. Kekemeliğin geçmesi konusunda kolayca evet ya da hayır diyebilmek mümkün değildir. Ama kişinin kendi isteği, çabası ve bir Dil ve Konuşma Terapisti’nin yardımı ile kekemelik kontrol altına alınabilir. Erken dönem kekemeliğin kendiliğinden geçme olasılığı bulunmakla birlikte, söz konusu durumun kronik (inatçı) kekemelik haline dönüşme riskinin de oldukça yüksek olduğu gerçeği unutulmamalıdır. Her yaş grubunda gözlenen kekemelik olgularının yönetiminde bireye yol gösteren terapistin yanında, bireyin aile – okul - sosyal çevresinin desteği de gerekli ve önemlidir” dedi.

“ETKİN BİR TERAPİ
PROGRAMI YAPILMALI”
Kekemelik terapisinde her bireye özgü bir terapi planı belirlenmesi gerektiğini belirten Dil ve Konuşma Terapisti Banu Turan Tortop; “Kekemeliğin yönetimi oldukça karmaşık bir süreçtir ve yaş gruplarına göre farklılıklar gösterir. Her kekeme birey için ona özgü bir terapi planı belirlemek gerekir. Okulöncesi dönem çocuklarda izlenen yol ve kullanılan yöntemler ile sonraki yaşlarda izlenecek yol ve yöntemler arasında büyük farklılıklar vardır. O nedenle her yaş grubu kendi özelliklerine uygun olarak değerlendirilmeli ve sorun buna göre yönetilmelidir. Bu sorunun yanıtı, duruma göre değişkenlik gösterebilir. Kekemelik konusunda bilgili ve deneyimli bir dil ve konuşma terapisti, sorunu ayrıntılı olarak değerlendirdikten sonra, uygun seçenekleri önerir. Erken dönem kekemelik söz konusu olduğunda, kronik yani kekemeliğe dönüşmesini önlemek bakımından bu konuda yeterince bilgili ve deneyimli bir dil ve konuşma terapistine danışmak ve ona göre hareket etmek daha yararlı olacaktır” şeklinde konuştu.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.