Hasan Özbek Yazdı: MAKAM…
Makam bir sandalye ve masa değildir. Bu kavram çok kutsal ve sorumlu bir mevkiidir.
Gerek resmi gerekse özel şahıslar makam sahibi olarak görev alırlar. En önemlisi o makamın hakkını vermektir. Yöneticilikle makam eş değerdir. Yönetici makama oturur oturmaz kendi ekibini kurar ona yetki verir. En önemli durum budur. Yöneticinin ekibini iyi kurmasıdır ve kontrol etmesidir.
Osmanlı devrinden kalma geleneklerimiz maalesef hala devam ediyor. Bir şahıs makama gelince etrafını her türlü insan grubu sarar. (Efendim; siz zaten bu makama layıksınız, siz şöylesiniz, böylesiniz diyerek övgüler yağmur gibi yağar. ) Makam sahibi kendini Umman Denizinde görür. Ben neymişim diyerek makam mesuliyetinden uzaklaşır. Makam etrafını saran bu gurup ekip değil, etrafında işi düşen, menfaat ve çıkarları olan gruplardır. İş de makam sahibini şaşırtan bu tip insanlardır. Ben 55 yıllık bürokrasi hayatımda öyle zaman sürecine şahit oldum ki 3 gün, hatta bir hafta makam sahibi olduktan sonra o makamı terk edenler vardı. Onun için her zaman söylüyorum. Makamlar geçicidir. Yöneticiler bu makamı devamlı zannederler hatta (makam sarhoşluğu) içine düşerler.
21. Yüzyıl Türkiye’sinde maalesef bu düşünceler ve duygular hakimdir. Makam sahibi bir kimse ekibine söz hakkı vermelidir. Onun düşüncelerini dinlemelidir ve sonunda ortak bir karara varmalıdırlar.
Makam sahibi makamda kaldığı sürece arkasında iyi ve anılan şeyler bırakmalıdırlar. Yönetici riskli bir kavramdır. Sen makamda yıllarca dengeli olursun, beklemediğin bir olayla karşılaşırsın o zaman her şey alt üst olur. Makamı ben futbol maçına benzetirim. 90 dakika rakip kaleyi bastırırsın. Direkler kurtarır. Gol atamazsın. Ama diğer rakip takım bir akın yapar hem de 90+5’de golünü atar. İşte o zaman her şey biter. Onun için makam sahibi her şeye hazırlıklı olmalıdır. Bulunduğu ortamı iyi tanımalı ona göre icraatta bulunmalı, vatandaşlarla bütünleşmelidir.
İnsanları 2 şey sarhoş eder. Birincisi çarşıdan alkol alırsın, içersin sabahleyin uyanınca ayılırsın. İkincisi ise makam sarhoşluğudur. Bu kolay kolay geçmez. En kötüsü de budur. (MAKAMLAR HEM UCUZDUR HEM DE PAHALI)
