Isparta'nın 8 Biyolojik Hazinesi‎

Türkiye'nin Akdeniz kuşağında yer alan bölümünde 140 noktanın tanımlandığı listede, Isparta'dan sekiz Önemli Doğa Alanı ( ÖDA) bulunuyor.

Yayınlanma:
Güncelleme: 26 Eylül 2011 16:51
Isparta'nın 8 Biyolojik Hazinesi‎


Akdeniz havzasındaki 34 ülkenin korunması gereken doğa alanları, Doğa Derneği'nin öncülüğünde uluslararası bir çalışmayla ortaya çıkarıldı. Türkiye'nin Akdeniz kuşağında yer alan bölümünde 140 noktanın tanımlandığı listede, Isparta'dan sekiz Önemli Doğa Alanı ( ÖDA) bulunuyor.

Aksu Vadisi, Barla Dağı, Dedegöl Dağları, Sultan Dağları, Beyşehir Gölü, Gölcük Gölü, Eğirdir Gölü ve Köprüçay Vadisi'nin aralarında bulunduğu ÖDA'lar, Isparta'nın coğrafi sınırının büyük bölümünü kapsarken kentin risk altındaki biyolojik zenginliğine de ev sahipliği yapıyor.

13 BİN TÜR YALNIZCA AKDENİZ HAVZASINDA
Barındırdığı yüksek bitki çeşitliliği ve doğal yaşam alanlarını büyük ölçüde kaybetmiş olan Akdeniz Havzası, dünyada bulunan 34 sıcak bölgeden birisi olarak tanımlanıyor. Havza ülkelerinde 30.000’e yakın bitki türü bulunduğunu belirten uzmanlar, bunların yaklaşık üçte birini oluşturan 13.000 türün dünya üzerinde yalnızca Akdeniz Havzası’nda dağılım gösterdiğinin altını çiziyor. Doğa Derneğinin öncülüğünde gerçekleştirilen projeye destek veren kuruluşlar arasında Tour du Valat Biyoloji İstasyonu, Uluslararası Koruma Merkezi (Conservation International), Uluslararası Kuşları Koruma Derneği (BirdLife International) ve Dünya Doğayı Koruma Birliği’nin (The World Conservation Union - IUCN) gibi kurumlar bulunuyor.

BÖLGE ENDEMİZM AÇISINDAN ANADOLU ORTALAMASININ ÜÇ KATI
Projeyle birlikte Akdeniz Havzası’nda biyolojik çeşitlilik açısından önemli alanların belirlenmesinin yanısıra bu alanlardaki biyolojik çeşitlilik kaybına neden olan etkenlerin de değerlendirildiğini kaydeden Doğa Derneği Başkanı Güven Eken, 2006 yılında Türkiye'nin önemli doğa alanlarını belirleme çalışmaları sırasında biyolojik çeşitliliği tehdit eden en önemli unsurun HES ve barajlar olduğunu ortaya koyduklarını anımsatarak aradan geçen süre içinde binlerce projelendirilen HES ve baraj sayısının binlerle ifade edildiğini söyledi. Türkiye'nin endemik tür zenginliği açısında en önemli bölgesinin Batı Akdeniz-Antalya bölgesi olduğunu belirten Eken, Anamur'dan başlayıp Likya bölgesine uzanan, buradan da Göller Bölgesinin güneyini içine alan coğrafyanın bitki zenginliği açısından bütün Anadolu'nun endemizm ortalamasının iki üç katı zenginliğe sahip olduğunu kaydetti.

'KASIMLAR, DAR YAYILIŞLI TÜRLER İÇİN EN ZENGİN BÖLGE'
Türkiye'yi dünya ölçeğinde biyoçeşitlilik açısından önemli bir ülke haline getiren alanın söz konusu bölge olduğunun da altını çizen Eken, "Bizim proje çalışmasına göre barajlar nedeniyle en fazla biyolojik çeşitlilik kaybına uğrayacağımız yer Batı Akdeniz bölgesi olacak. Her hangi bir bölgede bir iki tür tehdit altında olacaksa burada beş altı tür tehdit altında olacak. Kasımlar Barajı'nın projelendirildiği bölge, dar yayılışlı, Türkiye'ye özgü bitki türlerinin en zengin olduğu yerler olarak biliniyor. Asıl sıkıntı, bu baraj ve HES projelerinin bu alanlar boş sayılarak yapılıyor olması. Yani buralarda hiç bir yaşamın olmadığı, insanın, canlı türlerinin yaşamadığı varsayılıyor. Oysa Türkiye'nin, Bern Sözleşmesi ve Ramsar Anlaşmasıyla korumakla yükümlü canlı türleri tam da bu bölgede yaşıyor. Aslında bu HES ve barajları yaparken uygulanan işlemler başka mevzuatlarla da çelişiyor" diye konuştu.

YA BOĞARAK, YA DA SUSUZLUKTAN ÖLDÜRÜYORUZ!
Barajların canlı yaşamına yönelik en önemli iki etkisinin, baraj gölünün kapladığı alandaki canlı türlerinin su altında bırakarak yok edilmesiyle, barajın aşağı kısmında kalan bölgede ise susuz bırakılarak karak yok edilmesi olduğunu vurgulayan Eken, "Hem barajın olduğu bölgede hem de alt bölgede canlı yaşam yok ediliyor. Kaldı ki Torosların bu bölümünde bir kaç yüz metre ya da bir kaç bin metrekarelik yayılış alanları var. Bunlar su altında kalıyor ve muazzam bir biyolojik çeşitlilik kıyımı, kaybı oluyor. Çoğunlukla da bunlar kimse farkında olmadan olup bitiyor, hiç bir çözüm de üretilmiyor" dedi.

ZENGİN BİYOÇEŞİTLİLİK TEHDİT ALTINDA
Dünyanın birçok ülkesi tarafından doğa koruma önceliklerini belirlemede kullanılan ÖDA tanımı, canlı türlerinin sağlıklı topluluklar oluşturarak yaşamlarını devam ettirebilmeleri için gerekli tüm coğrafların özelliğinin bozulmadan saklanmasını öngörüyor. Eğirdir Gölü ve Barla Dağı'nın da içinde bulunduğu Isparta'nın ÖDA'ları ilin önemli bir bölümünü kapsarken, söz konusu alanlarda faaliyet yürüten taş ve mermer ocaklarıyla HES'lerin zengin biyolojik çeşitliliğe yönelik en önemli tehditler arasında olduğu belirtiliyor.

İŞTE ISPARTA'NIN RİSK ALTINDAKİ BİYOLOJİK HAZİNELERİ
Aksu Vadisi:
22182 hektarlık alanı kapsayan Aksu Vadisi, Eğirdir, Ağlasun, Sütçüler, Bucak ve Isparta il mezkezinin sınırlarında bulunuyor. Doğa Derneğinin yayınladığı Türkiye'nin Önemli Doğa Alanları kitabının Batı Akdeniz bölümünde verilen bilgiye göre, 250 ila 1500 metre arasında değişen yüksekliğe sahip olan Aksu Vadisi, küresel ölçekte nesli tehlikede olan bir çok canlı türüne ev sahipliği yapıyor. Kızılakbaba'nın da yaşam alanı olan bölgenin bir bölümü tabiat parkı olarak korunuyor.

Köprüçay Vadisi: Sütçüler, Manavgat, İbradı ve Serik ilçelerini kapsayan Köprüçay Vadisi, 147045 hektarlık bir alanı kapsıyor. Kuzeyinde Dedegöl Dağları, güneyinde ise Aksu Vadisine komşu olan Köprüçay Vadisinin doğusunda ise Akseki-İbradı Ormanları yer alıyor. Kuzey-Güney doğrultusunda yaklaşık 60 kilometrelik bir alanı kapsayan ÖDA sınırı içinde Köprülü Kanyon Milli Parkı da yer alıyor. Bitki türleri açısından son derece zengin olan vadide, dünyada yalnızca bu bölgede bulunan çok sayıda endemik tür barınıyor. Yoz atmaca, yılan kartalı, kaya kartalı, nalburunlu yarasa ve uzun kulaklı yarasa gibi nadir türler bunlardan bazıları. Toros kertenkelesi, Pamfilya kertenkelesi ve nesli küresel ölçekte tehlike altında bulunan Apollo (Pamassius apollo) ile Anadolu çokgözlüsü (Plebeius hyacinthus) türü kelebek de vadideki önemli türler olarak biliniyor.

Dedegöl Dağları: Şarkikaraağaç, Gelendost, Eğirdir, Yenişarbademli, Aksu ve Sütçüler ilçelerini kapsayan Dedegöl Dağları ÖDA'nın yüzölçümü, 138568 hektarlık bir alanı kapsıyor. 820 ila 2992 metre arasında değişen yüksekliğe sahip olan bölgede, İç Anadolu ve Akdeniz bölgelerinin geçiş noktasında bulunmasından kaynaklı, her iki bölgeye ait bitki zenginliği bulunuyor. Toros göknarı, kokulu ardıç, saçlı meşe gibi türlerin yanında, sakallı akbaba, uzunayaklı yarasa ve bu bölgeye özgü Lacerta danfordi ismiyle bilinen kertenkele bölgenin zenginliklerinden. Özellikle yüksek bölgelerde çok sayıda bitki türünün yanısıra nesli küresel ölçekte tehlike altında buluna içsu balıklarının da barındığı Dedegöl Dağları'nda bilinen bir koruma çalışması bulunmuyor.

Doğa Derneği, Türkiye'nin Önemli Doğa Alanları Kitabı

Yusuf Yavuz

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
1 Yorum