Kaygıyla İzliyoruz

MÜSİAD Başkanı Mustafa Selim Özkutlu, 17 Aralık’ta bazı bakan çocuklarını da kapsayan yolsuzluk ve rüşvet operasyonunu değerlendirdi.

Yayınlanma:
Güncelleme: 23 Aralık 2013 23:42
Kaygıyla İzliyoruz

MÜSİAD Başkanı Mustafa Selim Özkutlu açıklamasında “MÜSİAD, kurulduğu 1990 yılından bugüne, hakkın ve hukukun, adaletin ve eşitliğin, barışın ve güvenin, refahın ve mutluluğun yanında olmuş, bu değerlerin ülkemizde kökleşmesi için çalışmış ve gerektiğinde sorumluluk almaktan kaçınmamıştır.

Medeniyetimizden beslenen birlik ve beraberlik ruhuyla, ülkemizin maddi ve manevi yönden gelişmesine katkıda bulunmak, en önemli misyonumuzdur.

İşadamları olarak, ülkemizin geleceğine daha fazla yatırım yapabilmemiz için temel beklentimiz; büyük bedeller ödeyerek elde ettiğimiz huzur, güven ve istikrar ortamımızın devamı, daha hızlı ve adil işleyen bir yargı sistemi ve bireysel hak ve özgürlükleri daha da gelişmiş bir Türkiye'de yaşamaktır.

Bu çerçevede, Gezi Olaylarından başlayarak, sonuçlarıyla ekonomimize olumsuz yansımaları olan gelişmeleri de, yakinen izliyoruz.

Son olarak, yolsuzluk ve rüşvet iddiaları sebebiyle 17.Aralık.2013 günü başlatılan soruşturmayla oluşan ortamı da, adli boyutunu ayrı tutmak kaydıyla, ülke ekonomimize ve güven ortamına verdiği ve vereceği zararlar bakımından, tüm kamuoyu ile birlikte, endişeyle takip ediyoruz.
Özellikle belirtmek isterim ki, nerede ve kim tarafından gündeme getirilirse getirilsin, muhtevası ve muhataplarına bakılmaksızın, yolsuzluk ve rüşvet iddialarının sonuna kadar araştırılması, hepimizin ortak arzusudur. Bu sürecin, yargı bağımsızlığı ve hukuk devleti ilkesinden taviz verilmeden, kurumların görev alanları içinde takip edilmesi, zorunludur.

MASUMİYET KARİNESİNE İŞARET ETMEK İSTERİZ
İddialar kapsamında, hukukun temel doktrini olan, masumiyet karinesinin önemine de işaret etmek isteriz. Her olayda geçerli olduğu gibi, söz konusu soruşturmada ismi geçen kişilerin de, peşinen hükümlü ilan edilmiş gibi gösterilmemeleri ve ilgileri yoksa iddiaların ailelerini de kapsayacak şekilde genişletilmiş gibi gösterilmemesi, toplumsal adalet duygumuzun törpülenmemesi için, çok önemlidir.

Bunların yanında, muhataplarının ve içeriklerinin birbirinden farklı olduğu ifade edilen dosyaların, hangi gerekçeyle birlikte mütalaa edildiği ve birlikte kovuşturma konusu yapıldığı, kamuoyunda cevabını bekleyen en temel soru olarak görülmektedir.

Yerel Seçimler, ardından Cumhurbaşkanlığı ve Genel Seçimler sürecine girdiğimiz bugünlerde, bu soruşturma sebebiyle yaşananların, ekonomimiz dâhil olmak üzere beklenmedik yansımaları, doğuracağı muhtemel etkiler bakımından, kamuoyunda, siyasal alana yönelik ciddi bir çalışma olarak algılanmaktadır. Buna izin verilmemelidir.

Değerli Basın Mensupları,
Ülkemiz, geride bıraktığı 10 yılda, temel hak ve özgürlükler alanında büyük mesafeler kat etmiş, hayata geçirdiği reformlarla, siyasi ve ekonomik istikrar sonucu büyümesini gerçekleştirmiş bir ülke olarak, çok şükür, bölgesinde lider bir konuma gelmiştir.

Dünyanın ve özellikle Avrupa’nın en büyük ekonomilerini olumsuz etkileyen küresel ekonomik krize rağmen Türkiye, istikrarlı büyümesini sürdürmektedir.

Kaynaklarımızın ve değerlerimizin hoyratça heba edildiği, kısır tartışmaların ve sonu gelmez tahriklerin yaşandığı sisli yıllar, gerilerde kalmıştır.

İki gün önce Çorum Şubemizin açılışında ve Salı günü İstanbul'da, Çarşamba günü de Ankara'da Türk-Macar İş Forumumuzda ifade ettiğim gibi, uzun ve meşakkatli çalışmalar sonucunda ulaştığımız huzur, güven ve istikrar ortamımıza, hep birlikte ve mutlaka sahip çıkmalıyız.

Siyasi ve ekonomik kazanımlarımızı önceleyen bir yaklaşımla, herkesi, bu gelişmeleri bir kez daha değerlendirmeye davet ediyoruz.
Gündeme ışık tutması için, işadamları penceresinden, söz konusu yolsuzluk iddialarının ardından, tam da FED'in tahvil alımı ile ilgili yeni kararlarını açıkladığı bir süreçte, bazı verilerde yaşanan değişimleri ve bu değişimlerin ekonomimize yüklediği maliyeti, sizlerle paylaşmak istiyoruz.
Temelinde tamamen adli bir soruşturma olan söz konusu iddiaların ardından, anlaşılmaz bir şekilde, bunun ekonomik beklentilere yansıtılması sonucu, $/TL kuru 2,098 ile tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı, borsada %7,5’lara varan düşüşler yaşandı, gösterge tahvil faizi 0,8 puan artarak, %9,6 seviyesine yükseldi. Sadece faizdeki bu 0,8 puanlık artış bile, ekonomimize 8 milyar TL’lik ek bir yük getirmiş durumdadır.

EKONOMİYE YANSIMASI BÖYLE Mİ OLMALIYDI?
Tam da bu noktada, sormak istiyorum, hiç kimsenin itirazı olmayan ve kendi mecrasında yürüyecek adli bir operasyonun, ülke ekonomimize yansıması böyle mi olmalı? Bu durumu, ne anlayabiliyoruz, ne de doğru buluyoruz.

Değerli Basın Mensupları,
MÜSİAD olarak başından beri destek verdiğimiz, aydınlık yarınlarımız için atılmış önemli bir adım olan “Çözüm Süreci” ve “Demokratikleşme Paketi” ile toplumsal barış açısından normalleşme yolunda hızla ilerleyen Türkiye’nin, adli boyutunun dışına çıkartılan bir olayın gündemiyle meşgul edilmesi, kimseye yarar sağlamayacaktır.

Uluslararası arenada ülkemize yönelik algıları olumsuz yönde etkileyen bir itibarsızlaştırma operasyonunun, belirli çevreler tarafından manipüle edildiği intibaı, kamuoyunda yaygın bir kanaat olarak yer bulmaktadır. Bu kanaat, gerekçeleriyle birlikte, hızla ortadan kaldırılmalıdır.

İş dünyası olarak 2023 vizyonuna kilitlendiğimiz bugünlerde, ülkemizin ve evlatlarımızın geleceği için birbirimize daha fazla kenetlenmeli, aklıselim ile huzur, güven ve istikrar ortamımıza hep birlikte sahip çıkmalıyız.
Bu vesileyle, hepinizi tekrar saygıyla selamlıyor, memleketimize huzur ve sükûn vermesini Cenâb-ı Hak'tan niyaz ediyoruz” dedi.

Kaynak:Haber Kaynağı

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum