SDÜ Yönetiminden 2023 Vizyonu

Süleyman Demirel Üniversitesinde nisan ayında yapılan rektör seçimi sürecinde Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı ve ekibi tarafından dile getirilen SDÜ’nin 2023 vizyonu oluşturmak için, Rektör Prof. Dr. İlker Çarıkçı’nın editörlüğünde ‘2023 Perspektifinde Üniversiteler ve Süleyman Demirel Üniversitesi’ kitabı yayımlandı. Kitap bir anlamda SDÜ’nün gelişim planı ve anayasasını oluştururken, diğer taraftan Türkiye’de yükseköğretim sistemine katkı yapmayı hedefliyor.

Süleyman Demirel Üniversitesi, Rektör Prof. Dr. İlker Hüseyin Çarıkçı’nın editörlüğünde ‘2023 Perspektifinde Üniversiteler ve Süleyman Demirel Üniversitesi’ başlıklı bir rapor hazırlayarak kitaplaştırdı. Kitap Rektör Prof. Dr. İlker Çarıkçı’nın rektör seçimleri sürecinde dile getirdiği akademik gelişimin yol haritasını SDÜ öğretim üyelerinin katkılarıyla çizmeyi hedefliyor. Yedi bölümden oluşan kitabın SDÜ’nün gelişimine ilişkin bölümlerini Gülses Okurları için bölüm bölüm ele alacağız.

SDÜ’YE YENİ BİR UFUK ÇİZMEK İÇİN
SDÜ Rektörü Prof. Dr. İlker Çarıkçı’nın editörlüğünde hazırlanan kitabın girişi bölümde “Türkiye’de üniversite yahut ‘Isparta’da üniversite’ meselesi de anlattıklarımızdan bağımsız değildir. Bu çalışma Süleyman Demirel Üniversitesi’nin gelişiminde hep birlikte yeni bir basamak, yeni bir ufuk için farklı boyutlar ve konulardaki düşüncelerin bir paylaşımıdır. Bu eser anonimdir. Geleceğimiz için yön bulabilmek adına beraberce çizmeye çalıştığımız taslak haritamızdır. Çeşitliliğimizi daha da zenginleştirme çabasıdır” denilerek yedi bölümden oluşan kitabın birinci bölümde, üniversite kavramı tarihsel açıdan ele alınarak, özellikle Türkiye’deki üniversitelerin bugünkü duruma gelinceye kadar geçirdiği tarihsel dönüşüm anlatıldığı belirtiliyor.

GEÇMİŞİ HATIRLATARAK GELECEĞE HAZIRLIK
SDÜ’nün 2023 vizyonunu belirlemek için hazırlanan çalışmanın ikinci bölümde, günümüz üniversitelerini şekillendiren iç ve dış dinamikler ortaya konularak üniversitelerin geleceğe nasıl hazırlanmaları gerektiğine dair genel bir perspektif oluşturularak, bu çerçevede SDÜ’ye dair de geçmişi hatırlatan ve geleceğe hazırlayan bir değerlendirme yapıldığı belirtiliyor.

Üçüncü Bölümde, üniversitelerin performans ölçümlerine yönelik dünyadaki uygulamalardan bahsedilmiş, bu konuda yapılmış bir çalışma ile Amerika, İngiltere ve Avustralya üniversitelerinde ortaya çıkan stratejik yönelimler ile Türkiye’deki üniversiteler kıyaslanıyor. Bölümde Türkiye’deki üniversitelerin kendilerine stratejik bir performans alanı seçmek yerine her alanda “iyi” olmayı hedeflediklerini, bu açıdan da istisnalar dışında kendine farklı bir performans alanı seçip o alana yönelen üniversitelerin bulunmadığı ortaya konuluyor.

SDÜ’NÜN MEVCUT DURUMU VE MALİ GELİŞİMİ ELE ALINIYOR
Dördüncü bölümde, 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu çerçevesinde mali performansın nasıl ölçülebileceği açıklanmış ve girdi olarak bütçe gelirlerinin, çıktı olarak da mezun sayıları, yayın sayıları ve TÜBİTAK tarafından desteklenen proje sayıları esas alınarak, SDÜ’nün mali performansı kendisiyle aynı yılda kurulan devlet üniversiteleriyle kıyaslanarak önemli bilgilere yer veriliyor.

Kitabın beşinci bölümde, uluslararasılaşma konusu üniversiteler açısından yorumlanmış, uluslararası öğrenci hareketliliğin artacağına dikkat çekilerek ve özellikle Bologna süreciyle birlikte Erasmus, Mevlana gibi değişim programlarının Türkiye açısından ne gibi sonuçlar ortaya çıkardığının üzerinde durulmuştur. Ayrıca Türkiye’deki bütün üniversitelerin uluslararasılaşma anlamında yapacakları çalışmalara dair gelecek perspektifi de sunuluyor.

Altıncı bölümde, SDÜ’nün mevcut durumu mekân olarak kapalı alan miktarları, kütüphane verileri, akademik ve idari personel ile öğrenci sayıları yıllara göre gösterdiği değişimler ve çeşitli alt değişkenler açısından rakamlarla ortaya konulmuş.

YOLU BİLMEK YETMEZ, YÜRÜMEK LÂZIM
Kitabın yedinci bölümde ise Türkiye’deki üniversitelerin yapı ve işleyişi mevzuat hükümleri çerçevesinde özetlenmiş ve geliştirilmeye muhtaç alanların altı çizilerek, aynı zamanda SDÜ örneğinde ortaya çıkan sorunlara değinilmiş ve bir takım çözüm önerileri sunuluyor. Giriş bölümünün sonunda “Yolu bilmek yetmez, yürümek lâzım şeklinde harekete geçmenin, düşünceleri pratiğe dökmenin öneminin vurgulandığı bir söz var. Bu kitapçık da kuvveden fiile geçmek maksadı ile yola çıkmak üzere yazıldı. Yolculuğun gayesi sadece bir yerden bir yere varmak değil; gücümüz yettiğince, iyi ve güzele dair ne varsa yaymak, kötü ve çirkine dair ne varsa engel olmak. Yola çıkanlar, yol ve yolculuk halinin zorlu ve zahmetli olduğunun farkındalar. Her zorluğu olduğu gibi, bunu da doğruluk, dürüstlük, hak-hukuk, adalet, ahlâk, liyakat vb. prensipler çerçevesinde aşabileceklerini biliyorlar. Yolcunun azığı mesabesinden yazılan bu kitapçığa katkı yapan yol arkadaşlarımıza teşekkür ediyoruz” ifadelerine yer veriliyor.