Tarım Eğitiminin 166. Yıldönümü SDÜ'de Kutlandı

Etkinliğin açılış konuşmasını yapan Ziraat Fakültesi Öğrenci Temsilcisi Yasin Uymaz, ziraat eğitiminin öneminden bahsederek “Dünya nüfusu hızla artıyor. Artan nüfusla birlikte insanların ihtiyaçları da artmakta ve bizlerin artan ihtiyacı karşılamak için birim alana düşen verimi arttırmamız gerekiyor. Bu da ancak iyi bir ziraat eğitimi neticesinde olur. Dünyanın gıda talebine bizler cevap vereceğiz. Ziraat eğitimi öneminin her geçen gün arttığı günümüzde bizler farklı olmalı, farkı yaratmalıyız.” dedi.

Gıda, Tarım ve Hayvancılık İl Müdürü Sıddık İpek ise, ülkemizin son yıllarda tarımda yaşadığı olumlu gelişmelere değinerek “Türkiye’de son 8 yılda 7 kez üst üste büyüyen tek sektör tarım olmuştur. Yine ülkemiz, tarımda dünyanın en büyük 7. ekonomisi olmuştur. Yaşanan olumlu gelişmeler sonucunda ilimizde de yatırımlar her geçen gün artmış ve ilimiz tarımda daha önemli hale gelmiştir. Gelişen ve büyüyen tarım, istihdamı da beraberinde getirmiş bunun sonucunda da ziraat mühendislerinin önemi artmıştır.” diye konuştu.

166. yılı kutlanan tarımsal eğitimin, 10 Ocak 1846 tarihinde İstanbul Yeşilköy Ziraat Talimhanesi Okulu’nda başladığını belirten Ziraat Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Zekeriya Akman ise, bu okulun aynı zamanda ülkemizde fiilen öğretime başlayan ilk mesleki ve teknik öğretim kurumu olma özelliğini de taşıdığını, daha sonra 1891 yılında Halkalı Yüksek Ziraat Okulunun açıldığını ve değişik illerde de Ziraat Mektepleri kurulduğunu ifade etti.

“Ülkemiz için tarım stratejiktir ve tarımın geleceği bizim için birinci derecede önemlidir.” diyen Prof. Dr Zekeriya Akman, şunları kaydetti: “Türkiye tarımsal üretim değeri açısından dünyanın 8. büyük gücü konumundadır. Ülkemizde ekonomik değere sahip 150 farklı tarımsal ürün yetiştirilmekte. 177 farklı ülkeye ürünlerimiz ihraç edilmektedir. Geldiğimiz bu nokta, aynı zamanda tarımsal eğitimimizin Türkiye’deki başarısıdır. Zira artık çağımızda ülkeler ve bölgeler arası kıyasıya rekabette üniversiteler ve bilim kuruluşları en önemli unsurlardır. Ancak, toplum olarak bilimsel sanayi işbirliğinin önemini kavramada hayli geciktiğimiz bir vakıadır. Bu gecikmede “bilim ticaret metaı olamaz” anlayışının uzun yıllar akademik kesimde oluşturduğu iş hayatına ilgisizlik ve hatta çekingenlik havası etkili olmuştur. Artık çağımızda ulvi ve münezzeh bilim algısı yerine uygulamaya dönük ve üniversite - sanayi işbirliğine dayalı bir anlayış hakimdir. Buradan hareketle Ziraat Fakültesi olarak “Ziraat Fakültesi Sahaya İniyor” anlayışına uygun olarak Fakülte imkânlarını piyasa ile buluşturmaya dönük “Proje ve Fon Oluşturma Birimi” ni kurmuş bulunmaktayız. Bu kapsamda 2012 itibariyle bitki ve toprak analizlerine başladık ve buna ilave olarak bitki hastalıkları tanı hizmetleri, rasyon hazırlama ve yem analizleri, arazi toplulaştırma ve haritalama hizmetleri, süt sağım makinalarının test ve kontrol hizmetleri ile tüm bilimsel ya da üretime dönük proje hazırlama ve danışmanlık hizmetlerini de kapsayan bir paketle sahaya indik” dedi.

Akman, SDÜ Ziraat Fakültesinin dünya üniversiteleri arasında ilk 500’e girmeyi başardığını söyleyerek bu başarıda emeği geçen çalışma arkadaşlarına teşekkür etti.

Daha sonra konuşmasını yapmak üzere kürsüye gelen Rektör Yardımcısı Prof. Dr. Hüseyin Akyıldız ise, tarımın canlıların organik yaşam süreçlerinin bir lojistiği olduğunu belirterek “Tarım eğitimi bu lojistiğe ilişkin her şeydir. Sanayi devrimini tamamlayan en önemli gelişme 1960’lı yılların başlarında gerçekleşen yeşil devrim ile izleyen yıllarda ortaya çıkan "biyo-teknolojik" devrimdir. İnsanlığın gelişiminden bahsederken tarımsal devrimlerden bahsediyoruz. Tarım deyince canlı yaşamını üreten organik süreçlerden, genetikten bahsediyoruz. Her ne kadar tarım üç sektör yasasına göre insanlığın gelişim aşamalarının en eski olanını ifade ediyorsa da, tarım, insanlığın ulaştığı her aşamanın en stratejik sektörünü oluşturuyor. Bu süreç; tarım eğitimi ve öğreniminin tarihin başlangıcında da, tarihin ulaştığı bugünkü aşamada da bilim ve tekniğin en önemli unsuru olduğunu ortaya koyuyor” dedi.

Tarım eğitiminin psikolojik, sosyolojik, sosyo-ekonomik ve hatta siyasal yansımalarıyla birlikte ele alınan bir olgu olarak da düşünmek gerektiğini vurgulayan Akyıldız, konuşmasını şu sözlerle sürdürdü: “Tarım eğitimini sadece bitki, tahıl, sebze ve benzeri olgularda verilen teknik bilgi olarak da sınırlamamak gerekir. Diğer bir husus da eğitim çıktılarının piyasalaştırma gereğidir. Organik varlıkların içinde yaşadığı ortam atmosferdir. Sosyal organizasyonların içinde yaşadığı olgu ise piyasadır. Piyasa ile ilişkisini koparan her organizasyon içine kapanır. Bunun adı entropidir. Entropi ölüm, piyasa ise yaşam demektir. Bu bağlamda Ziraat Fakültemizin bir takım çıktılarını piyasalaştırması üniversitemiz açısından gurur vericidir. Bu sürece katkı sağlayanlara buradan teşekkür ediyorum” dedi.

Isparta Valisi Memduh Oğuz da, Ziraat Fakültesi'nin Isparta’ya çok yakıştığını belirterek “Isparta, tarım ve havancılıkta çok önemli bir vilayet. Dünyada gülün başkenti Isparta’dır. Bu ürünün %65’ i Isparta’da yetişmektedir ve bu bir kimliktir. Bunun yanı sıra Isparta’da 2011 yılında 610 bin ton elma, 21 ton kiraz, 17 bin 500 ton kayısı üretildi. Tarımın bu kadar önemli olduğu ilimizde, ziraat fakültemizle güzel diyaloglar içerisindeyiz. Çalışmaları dünyada ilk 500 arasında yer alan fakültemizin çok daha iyi yerlere geleceğine inanıyorum.” dedi.

Protokol konuşmalarının ardından Tarım Bakanlığı’nca hazırlanan “Tarım ve İnsan” konulu fotoğraf sergisinin açılışı yapılarak Prof. Dr. Şehabettin Elçi tarafından verilen “Tarım Eğitiminin Dünü, Bugünü ve Yarını” konulu konferansa geçildi.