Başbakan Erdoğan; Ankara'dan Gelip Ben Mi İndireyim

Türk bayrağının indirilmesine değinen Başbakan Erdoğan "Ankara'dan gelip de o bayrağı indireni ben indirmeyeceğim. Oradaki görevli indirecek" dedi.

Yayınlanma:
Güncelleme: 10 Haziran 2014 13:53
Başbakan Erdoğan; Ankara'dan Gelip Ben Mi İndireyim

Partisinin grup toplantısında konuşan Başbakan Erdoğan, konuşmasına ekonomideki büyüme rakamlarına vurgu yaparak başladı.
Diyarbakır 2'nci Hava Kuvvet Komutanlığı'nda direkteki Türk bayrağının indirilmesi olayını sert sözlerle eleştiren Erdoğan "O garnizonun içine girip de bayrağı indireni orada her halükarda indirip gereğini yapacaksın. Yapmıyorsan sorumlusun. Heralde ben Ankara'dan gelip de o bayrağı indireni ben indirmeyeceğim. Oradaki görevli indirecek. Çözüm süreci falan böyle bir şey olmaz. Askerin bahanesi olamaz. Polisin bahanesi olamaz. Gereği neyse bunu yapacak" dedi.

Başbakan'ın konuşmasından satırbaşları;

Bu yılın ilk çeyreğinde ekonomi yüzde 4,3 oranında büyüme kaydetti. Bir çok ülke ekonomisinin daraldığı ortamda Türkiye ilk çeyreğe ait bu büyüme oranıyla bir kez daha farklı bir konumda olduğunu dünyaya gösterdi.

"HÜKÜMETİMİZİN HİÇBİR TAVİZ VERMEYECEĞİ ANLAŞILDI"

Türkiye'nin milli geliri 2002 yılında 230 milyar dolardı, yıllık ortalama yüzde 5 ile 2013 yıl sonunda 820 milyar dolara çıkardık. 11 yılda ekonomi 3 buçuk kat büyüdü. Türk lirası bazında 2013 sounnda milli gelir 1 trilyon 562 milyar liraya ulaşmıştı. 12 aylık milli gelirimiz 1 trilyon 614 milyar liraya ulaştı. Türk lirası bazında yeni bir rekor. Burada bir kaç hususu vurgulamak istiyorum. Bugün açıklanan büyüme 2014 Ocak Şubat ve Mart aylarına ait. Ekonomi üzerinde 17 Aralık darbe girişimlerinin olumsuz etkisi var. Aynı zamanda bir seçim sürecini yaşıyoruz. Buna rağmen girişimcilerimiz, esnaf çiftçi işçiler morallerini bozmadı istikrara inandı Türkiye'yi büyütmeye devam etti. Seçimlerin Mali disiplini etkilemeyeceğini gördüler. 3 Kasım'ın ardından altı seçimde Mali disipline azami hassasiyet gösterdik. 3 Kasım'ın ardından yedinci seçimde de 30 Mart'ta hükümetimizin hiçbir taviz vermeyeceği anlaşıldı. Güven ve istikrar güçlü bir şekilde devam etti.

Darbede başarısız olunca bu belgeleri imha etmek istediler. Tüm bu belgeler şimdi ortaya çıkarıldı. Emniyetin bilgisayarlarından bu belgeler kurtarıldı. Bu belgeleri hazırlayanların darbeyi teyit eden ifadeleri alındı. Hiç kimsenin Türkiye'nin istikbaline istiklaline özellikle Türk ekonomisine tuzak kurma hakkı ve haddi yoktur.

"AZİZ MİLLETİMİZİ TEBRİK EDİYORUZ"

Bu darbe gerçekleşmiş olsaydı bugün bu büyüme rakamlarını göremeyecek. Sevinç yaşamayacaktık. Hükümeti devrilmiş koalisyona mahkum edilmiş bir ülkede belki de bugün derin bir kriz ve kaosu yaşayacaktık. Allaha hamdolsun bu tuzağı bozduk. 12 yıl boyunca olduğu gibi tarihi rekorları konuşuyoruz. Mayısta ihracatımız geçen yılın aynı ayına göre rekor düzeyde artış kaydetti.

Borsa İstanbul geçen yıl 93.000'in üstüne çıkmış yaşanan olayın ardından 60 binlere düşmüştü. Şimdi 81 binin üstüne çıktı. İnşallah istikrarı muhafaza ederek Türkiye'nin büyümesini sürdüreceğiz. Bugün açıklanan büyüme oranlarının ülkemiz için ekonomi için hayırlı olmasını rabbimden niyaz ediyorum. Bu büyümede 77 milyonun emeği var. Aziz milletimizi tebrik ediyorum.

"CANIMIZI ORTAYA KOYDUK"

Sanayici girişimci yatırımcı ihracatçı esnaf memur çiftçi işçi kardeşlerim başta olmak üzere bu büyüme oranlarına emeğiyle aklıyla cesaretiyle katkı sunan herkesi kutluyor her birine ülkem adına şükranlarımı sunuyorum. Biz yaklaşan tehlikeyi hissettiğimiz için canımızı ortaya koyduk. Haftalarca Türkiye'ye gezi olaylarının sebebi ağaçtır diye propaganda yaptılar. Gezi'nin sebebi hiçbir zaman ağaç olmadı. Park olmadı, çevre olmadı. Orada başka hesaplar görülmek istendi. Hatta içlerinden biri hala anlamıyor musunuz bu işin sebebi ne ağaçtır ne çevredir diyordu. Türkiye'de kaos oluşturmak ve eski günlerine döndürmek kaygısı vardı. Aynısını 17 ve 25 Aralıkta yaptılar. Bunun yolsuzluk operasyonu olduğu algısı yaratıldı. Bunların yolsuzlukla alakası yoktu. Amaç hükümeti yıpratmak hatta hükümeti devirmek seçilmiş hükümeti mahkemelerde yargılamak ve mahkum etmekti. Türkiye çok ciddi tehlike atlattı. Çok büyük bir badireyi aştı. Hiç mübalağa etmeden söylüyorum Türkiye uçurumun kenarından döndü. Gezi ve 25 Aralık'ın arkasındaki niyeti görmemiş olsaydık şu anda 77 milyon bugünkünden çok farklı Türkiye'de yaşıyor olacaktık. Bu alçakça saldırılar karşısında öfkeli olmayacağız da ne yapacağız? Dimdik durmayacak sert onurlu omurgalı bir duruş sergilemeyeceğiz de ne zaman yapacağız? Merhum Menderes son derece nazik ince bir insandı. Millete yaptığı hizmetler karşılığnda birilerinin kendisini tutuklayacağına sonra da idam edeceğine hiç inanmamıştı. Canını verdi ama bize de ibretlik bir ders bıraktı. Sanmayınca bu vandallar karşısında yumuşak olursanız geri adım atarlar. Müsamahakar olursanız vazgeçerler sanmayın.

"O BAYRAĞI İNDİRENİ İNDİRİP GEREĞİNİ YAPACAKSIN"

Çıkacak birisi garnizonun duvarların ıaşacak Türk bayrağını indirecek oradaki görevliler seyredecek. Neymiş çözüm sürecini sekteye uğratmayalım. Ne demek ya. Ne demek çözüm süreci. O garnizonun içine girip de bayrağı indireni orada her halükarda indirip gereğini yapacaksın. Yapmıyorsan sorumlusun.

Savcılık İndirilen Bayrakla İlgili Soruşturma Başlattı
"BEN GELİP ANKARA'DAN İNDİRMEYECEĞİM"

Heralde ben Ankara'dan gelip de o bayrağı indireni ben indirmeyeceğim. Oradaki görevli indirecek. Çözüm süreci falan böyle bir şey olmaz. Askerin bahanesi olamaz. Polisin bahanesi olamaz. Gereği neyse bunu yapacak. Ben buradan güneydoğuya sesleniyorum. Yollar kesiliyor. Ne olacak? Çözüm süreci sekteye uğramasın. Arkadaşlar böyle bir mantık olmaz. Gelip yol kesen bu eşkıyalara bu teröristlere jandarması da polisi de haddini bildirecek ne olursa olsun. Bir devletin görevi yol emniyetini sağlamaktır. Can emniyetini sağlamaktır. Mal iemniyetini sağlamaktır. Eğer sen yapamıyorsan onlara da biz gerek teftiş yapılması gereken uygulamayı yaparız.

"PİYONDAN BAŞKA BİR ŞEY DEĞİL"

Bir defa bunları gözden geçireceğiz. Şu anda ilgili kurumlarımız gerekli adımları atıyor. Bazıları görevden alındı. Gözaltına alınanlar var vesaire. Süreç devam ediyor. Bir kere şunu söylemek zorundayım Türkiye Cumhuriyeti Bayrağına saldırıyı yapan hain alçak arakdan seyreden alçaklar onları oraya gönderen efendileri tarafından ölmeye gönderilmiş bir piyondan başka bir şey değildir.

"İHMALİ OLANLARDAN HESAP SORULACAK"

Silahlı efendileri için o piyonun kanının canının zerre kada değeri yoktur. O piyon vurulup öldürmesi için oraya gönderildi. Bayrağın indirilmesin engel olmayarak görevliler bir başka istismara yol açtı. Sadece onlar değil başka istismar çeteleri var. Bu alçakça eylemi yapıyor. Dün de ifade ettim. Gerekli araştırma soruşturma yapılacak ihmali olanlardan hesap sorulacak. İKi tanesi görev yerleri değiştirildi. Bazı zanlılar gözaltına alındı. Kamu görevlileri hakkında iidari soruşturma başlatıldı.

"O HAİN VURULSAYDI..."

Eğer o maşa o sırada vurulursa terör örgütü ve HDp kitleleri tahrik edecekti. Ama yaptığında da mHP CHp tarafından paralel basın tarafından bayrağın indirilmesi fırsat olarak kullanılacaktı. O hain etkisiz hale getirilmedi ama beklendiği gibi bayrağa yapılan saldırı nefret ve ırkçılık vasıtası olarak kullanılmaya başlandı. MHP CHP istismara başlladı. Paralel medya ve diğerleri ırkçılık manşetleri attı. O hain vurulsaydı doğu ve güneydoğu karıştırılacaktı. Vurulmadı şimdi kuzey güney batı karıştırılmaya başlandı. Deyim yerindeyse adeta bıçak sırtında gidiyoruz. Kan tacirlerinin kaos baronlarının pusuda beklediği düşmemiz için ellerini ovuşturdukları hassas bir zeminde yürüyoruz. MHP yeniden şehit cenazeleri için pusuda bekliyor. Çünkü yapacağı hiçbir şey yok. Bir işe de yaradığı yok. Durumu bu.

"NEREDE CENAZE VARSA ORAYA KOŞTULAR"

CHP her türlü kaosu besleyerek pusuda bekliyor. CHP genel müdürü 17 çözüm önerimiz var diyor. Birinciyi söylüyor ikinciye gelince unuttum diyor. Sonradan anlaşıldı ki madde sayısı da 19 muş. Bunu da hatırlamıyor. Çözümün tarafında hiç olmadılar. Nerede cenaze varsa oraya koştular.

HDP silahların gölgesinde şiddetten beslenen siyaset günlerinde dönmek için pusuda bekliyor. Paralel ve diğer medya çözümün başarısız olması çatışmaların yeniden başlaması için her tür çirkinliği yapıyor. O malum medyanın gazete sayfalarına ekranlarına internet sitelerine bakın bu son olayları çatışma vesilesine döndürmek için çırpınıyorlar. Bunlar için kan akmış gözyaşı akmış nefret yayılmış hiç umursamazlar. Arkadaşlar bu ülke 30 yıldır sadece terörle mücadele etmiyor. terörün bataklığında üreyen işte bu kirli zihniyetle de mücadele ediyor.

"GERİLİM TUZAĞINA DÜŞMEYECEĞİZ"

Terörü geçim kapısı haline getirmiş kan baronlarıyla da mücadele ediyor. BUnlar için en iyi Kürt ölü Kürttür. Bunlar için en iyi Alevi ölü Alevidir. Vatanına ihanet eder ama mütedeyyin maskesi takarlar fakat gerçek mütedeyyinlerden nefret ederler. Cenaze olduğunda akbabalar gibi cenaze başına üşüşürler. Bıçak sırtında ilerlediğimiz süreçte 77 milyon bu gerilim tuzağına düşmeyeceğiz. Terör örgütünün yaptığı alçakça eylemleri benim Kürt kardeşime kimse genellemesin. Her zaman ifade ettim ne HDP ne de terör örgütü benim Kürt kardeşlerimi temsil etmiyor.

"MİLLETİMİN HİÇBİR FERDİ TAHRİKLERE GELMESİN"

Bayrağımız vatanımız birliğimiz kardeşliğimiz üzerinden her türlü alçakça saldırıyı yapacaklar. Bizi o bataklığa çekmek isteyecekler. Buna aldanmadık bundan sonra da aldanmayacağız. Milletimin hiçbir ferdi bu tahriklere gelmesin. Şundan kimsenin şüphesi olmasın. Bu millet de devlet de hiç olmadığı kadar güçlü dirayetli ve özgüven içindedir. Bayrağımıza el uzatan haine de onu oraya gönderen silahlı efendilerine de bu devlet gereken cevabı en sert şekilde verir.

"BUNLAR ANNELERİN İTİRAZINA ALIŞKIN DEĞİL"

Hükümetimiz planlarından projelerinden politikalarından vazgeçmez. Çözüm sürecini ilerleteceğiz. Bütün Türkiye 30 yıldır hasret kaldıkları bir barış özgürlük ve demokrasi sürecini yaşıyor. Kepenkler kapatılmıyor sokaklarda çatışma yok. Yıllardır gidilemeyen yerlere gidiliyor. Tarım yapılıyor. Çıkılamayan dağlara çıkılıp piknik yapılıyor. Halay çekiliyor. Yatırım ve turizm artıyor. Derin yaralar tamir ediliyor. Tam da böyle bir zamanda huzur ve kardeşlik filizlenirken o eski günleri geri getirmeye çalışanlara inanıyorum ki en başta bölge halkı prim vermeyecektir. Bu HDP'yi korkutan doğudaki annelerin yürekli itirazı oldu. Bunları çok rahatsız etti. İşte Okmeydanı'nda yaşlı bir teyzenin o yüzü maskeli madem korkmuyorsun neden maske takıyorsun. Suratındaki maskeyi çıkarsana o yaşlı teyze hepsinin üzerine gidiyor ve onlara gereken cevabı, dersi veriyor. Bu anlamlıdır. Tabi bunlar annelerin itirazına alışık değiller. Annelerin kucağından yavruları aldılar. O çocukları sömürdüler. O anneleri zorbalıkla sindirdiler. Şimdi anneler itiraz edince, eylem yapınca neye uğradıklarını şaşırdılar. Annelerin ağladığı eski Türkiye'ye evlat acısı çektikleri eski günlere dönmek istiyorlar ama anneler izin vermeyecek.

"GÖZLERİNİN YAŞLARINA BAKMAYIZ"

Güvenlik güçlerinin sert müdahalesini yeni kayıpların olmasını özellikle bu kayıplar üzerinden istismar üretmek istiyorlar. Buna müsade etmeyecek sabrımızı muhafaza edeceğiz. Sabrımızın da bir sınırı vardır. Çözüme yönelik sabotajlara karşı sabrımızın bir sınırı var. Şımarıkça eylemlere karşı sabrımızın bir sınırı var. Sabrımızı test etmeye kimse yeltenmesin. Gözlerinin yaşlarına bakmayız. Kusura bakmasınlar.

"KÜRT KARDEŞLERİM PRİM VERMEZ"

Bunlar o kadar seviyesiz ki ya bunlar 3 beş çocuğun arkasına sığınır ya da bayanları öne sürerler. Yaptıkları budur. Kendileri ortaya çıkmazlar. 77 milyonun tedirgin etmek isteyenlerin şımarıklığına boyun eğmeyiz. HDP bölgenin CHP'si olmaya çalışıyor. Faşizm ve zulümle halkı sindirmeye çalışıyor. Eğer HDP bununla devam edecekse onu da muhatap olmaktan çıkartır tümüyle oradaki kardeşlerimizle muhatap oluruz. Zaten Kürtlerin teveccüh ettiği parti AK Partidir. Gider Kürt kardeşlerimizle bu mücadeleyi yürütürüzi. Güneydoğu'daki Kürt kardeşim faşizme rıza göstermez. Bunların ırkçı politikalarına eylemlerine boyun eğmez. Yoksul Kürt çocuklarının kanıyla beslenen bu örgütlere Kürt kardeşlerim prim vermez. Çok büyük mesafe kat ettik. Çözüm sürecini ileri noktalara taşıyacağız. Türkiye için çözümden başka bir seçenek yoktur. Her ne şekilde olursa olsun bunu başaracağız. Yeni Türkiye'yi kardeşlik üzerine inşa edeceğiz.

"DÜNYANIN EN BÜYÜK HAVALİNINI İNŞA EDİYORUZ"

Cumartesi günü İstanbul'da anlamlı ve önemli bir temel atma töreni gerçekleştirdik. Avrupa Yakasında yeniköy ve Akpınar arasında yıllık yolcu kapasitesi 150 milyon olan dünyanın en büyük havalimanını inşa ediyoruz. Bu proje Cumhuriyet tarihinin en büyük projesidir. Burada sadece bir havalimanı değil adeta bir şehir inşa ediyoruz. Hastane otel ibadethane kongre merkezine kadar bir şehirde olacak ne varsa burada olacak. Havalimanı kendi enerjisini üreten çevreci engelsiz ve yeşil havalimanı olacak. Yani sadece büyük değil en yeşil en sosyal en modern havalimanını da Türkiye'ye dünyaya kazandırmış olacağız. İnşallah havalimanı tamamlandığında Doğu ile Batı Kuzey ile Güney arasında çok büyük bir merkez olacak. Türkiye'nin ticareti daha da canlanacak. Özel sektör firmaları havalimanını inşa edip 25 yıl işletecek. Devlete de kira ödeyecekler. Yani kamu kaynaklarını kullanmadığımız gibi bu havalimanı sayesinde kamuya çok önemli miktarda kaynak kazandırmış olacağız. İş bilenin kılıç kuşanandır.

"TÜRKİYE'NİN ÖNÜNE GEÇMEK İSTEDİLER"

Biz aslında sadece bir havalimanı değil aslında bir zafer anıtı inşa ediyoruz. Bu anıt 91 yıllık Türkiye'nin ulaştığı seviyeyi işaret ediyor. Bu havalimanını istemeyenlerin saldırılarının nasıl püskürtüldüğünü anlatacak. Türkiye'nin iddiasını gösteriyor. Buna boşuna karşı çıkmadılar. Yeşil dediler ağaç dediler yolsuzluk dediler ve burayı inşa edecek müteahhit firmalara da aynı yakıştırmayı yaptılar. Düşünebiliyor musunzu? Ülkenizde böyle devasa bir yatırıma giriyorlar. Bunu kendi özsermayeleri ve kredi kabiliyetleriyle giriyorlar ve bunları örgüte dahil edilyora.r İŞte bunların altında bu zafer anıtının engellenmesi yatıyor. İşte içerde ve dışarda böyle küresel bir projenin inşasını istemiyorlar. Ne acıdır ki Türkiye içindeki maşalarını kullanarak Türkiye'nin önüne geçmek istediler.

"3 HELİKOPTERİN TESLİM TÖRENİNİ YAPIYORUZ"

Bütün saldırıları geride bıraktık. Muhteşem törenle ve 80 bin İstanbulllunun katılımıyla bu büyük projenin temelini attık. İnşallah 29 Ekim 2017'de bu projenin ilk etabı tamamlanacak Dünyanın en büyük havalimanına artık uçaklar inip kalkmaya başlayacak. Bitmedi.. Bir başka büyük projenin teslim törenini de bugün grup toplantısının ardından yapıyoruz. 2004 yılında İtalyanlarla yapıtğım görüşmeler neticesinde olayı bir yere getirdik. Dönemin İtalya başbakanı Sayın Berlusconi ile görüşmelerimiz neticesinde 7 Eylülü 2007'de önemli bir projeyi ülkemizde başlattık. Tusaş ve Savunma sanayi Atak adı verilen taarruz helikopterinin imalatına başladı. Tusaş'ta bu amaçla bir üretim hattı kuruldu. Bir helikopterin gövdesindeki 6400 adet parçadan 6200 tanesi Tusaş tarafından üretildi. Atak helikopterinin merkezi kontrol bilgisayarı hedef tespit sistemi yani seyrüsefer görev kumanda görüntüleme haberleşme sistemleri de Aselsan tarafından geliştirildi. Sistemi öyle kurduk. Ortaya öyle bir tasarım çıktı ki inşallah yakın bir zamanda Türkiye'nin en önemli ihraç mallarından biri bu helikopter olacak. Kendi ürettiğimiz her bir helikopterin 1360 beygir gücünde iki motoru var. Saatte 288 kilometre hıza ulaşıyor. 520 mermi kapasiteli topları bulunuyor. 76 adet roket kanat altına yerleşebiliyor. Atak helikopterlerine mızrak füze sistemleri Aselsan tarafından geliştirilen radar lazer stinger sistemleri de entegre edildi. Bu helikopterlerden 3 tanesinin teslim törenini bugün yapıyoruz.

"50 HELİKOPTERİN DAHA ÜRETİMİ TAMAMLANACAK"

Artık banta girdiği için ardından 6 tane daha gelecek. Ardından daha donanımlı 50 helikopterin üretimi tamamlanacak. Bu projede emeği olan Milli Savunma Bakanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, Kara Kuvvetleri, Tusaş ve Aselsan gibi şirketleri tebrik ediyorum ve İtalyan şirketini de destekleri sebebiyle kutluyorum. Bu projede görev alan mühendis ve teknisyenleri de kutluyorum.

"ALÇAKÇA TAARRUZLARINA RAĞMEN YAPIYORUZ"

Bu projeler herşeyden önce milletimizin iftihar edeceği projelerdir. Bu projeler Türkiye'deki büyük değişimi en net şekilde gösteren yeni Türkiye'nin nasıl bir ülke olduğunu anlatan projelerdir. 92 yıl önce dedelerimiz ayaklarında yırtık çarıkla silah yerine orakla düşman üzerine gidiyordu. Ama bugün kendi helikopterimizi üretiyoruz. Tüfeklerimiz tanklarımız üretiyoruz ihraç ediyoruz. Bugün dünyanın en büyük havalimanı, Marmaray, 3. Köprü Yavuz Sultan Selim köprüsü gibi küresel projeleri inşa ediyoruz. BUnları saldırlar ve engellemelre rağmen yapıyoruz. Bunları alçakça taarruzlara rağmen yapıyoruz.

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.