İsa Yalçın: '2010 Yılı Karanlık Bir Yıl Olmuştur'

MHP İl Başkanı İsa Yalçın; “2010 yılı, siyasetten ekonomiye, güvenlikten dış politikaya, ahlaki yozlaşmadan toplumsal huzur ve dayanışmaya, milli birlik ve bütünlüğe kadar uzanan her alanda bunalım ve çalkantılarla geçen karanlık bir yıl olmuştur” dedi.

Yayınlanma:
Güncelleme: 03 Ocak 2011 13:30
İsa Yalçın: '2010 Yılı Karanlık Bir Yıl Olmuştur'

MHP İl Başkanı İsa Yalçın; “2010 yılı, siyasetten ekonomiye, güvenlikten dış politikaya, ahlaki yozlaşmadan toplumsal huzur ve dayanışmaya, milli birlik ve bütünlüğe kadar uzanan her alanda bunalım ve çalkantılarla geçen karanlık bir yıl olmuştur” dedi.

Yeni yıl nedeniyle açıklamada bulunan MHP İl Başkanı İsa Yalçın, 2010 yılını da değerlendirdi. Yalçın; “2011 yılına girerken en büyük dileğimiz; Türk toplumunun cephelere bölünen, ortak milli ve manevi değerler etrafında çatışan, sosyal bünyesi ağır tahribata uğrayan, hasarlı bir toplum olarak kendi kaderine terk edilmiş durumundan bir an önce kurtulmasıdır. Bunun için milletimizin içinde bulunduğu duruma karşı farkındalığının artması gerekmektedir.

2010 yılı, siyasetten ekonomiye, güvenlikten dış politikaya, ahlaki yozlaşmadan toplumsal huzur ve dayanışmaya, milli birlik ve bütünlüğe kadar uzanan her alanda bunalım ve çalkantılarla geçen karanlık bir yıl olmuştur.

İyi gelişmeler beklentisi ile başlayan süreç; maalesef, Habur rezaleti ile devam etmiş, PKK’lıların şovlarına müsaade edilmiş, mobil mahkemeler kurulmuş, eşkıya başının açıklamaları dikkate alınarak, bin yıllık kardeşliği ortadan kaldıran açılım süreci başlatılmış ve anayasa değişikliği ile bu yaşananlar anayasal güvence altına alınmış, Terör örgütü muhatap kabul edilmiş, Ülkemize daha düne kadar tehditler yağdıran Diyarbakır’ı başınıza yıkarım diye tehdit eden Barzani’ye kucak açılmıştır. Milli ve Manevi değerlerimize her türlü saldırı hoş görülmüştür.

Bu dönemde; Milletimiz için adeta kader haline gelen yoksulluk, işsizlik, açlık ve sefalet katlanılamaz boyutlara ulaşarak sürmüş, Gelir dağılımındaki adaletsizlik ve uçurum giderek derinleşmiş, Üretim düşmüş, yatırım durmuş, tarım ve hayvancılık çökmüş, İşçi, memur, emekli, esnaf, çiftçi ve köylü çok ağır ekonomik sorunların altında ezilmiştir. 2010 yılında; AKP iktidarında yolsuzluk, vurgun ve talan hız kazanarak sürmüş, Kanunsuzluk ve asayişsizlik çığ gibi büyümüş, Türkiye hukuksuzlukların ve ahlaksızlıkların diyarı haline gelmiştir.

AKP iktidarının samimiyetsizliği ve siyaset kurumunu yozlaştırması sonucu, Türkiye’nin temel sorunlarının kalıcı çözümlere kavuşturulması, Türk milletinin beklentilerine cevap verilmesi ve yolsuzlukların üzerine etkili ve kararlı biçimde gidilmesi, 2010 yılında da mümkün olmamıştır. AKP döneminin, milli bünyemizi, devlet ve toplum hayatımızı zehirleyen tahribatı ve devletin temel kurumlarını siyasi etki altına almak için başlattığı yıpratma ve kuşatma kampanyası 2010 yılında da hız kesmeden sürmüştür. Bu çerçevede üniversitelerde başörtüsü sorunu, Alevi kardeşlerimizin inanç ve kültürel temelli sorunları 2010 yılında da köklü ve kalıcı çözümlere kavuşturulamamış, AKP’nin istismar amaçlı politikaları nedeniyle kanayan bir yara olarak ortada ve sürüncemede bırakılmıştır.

Milli bilincin karartıldığı, bütün unsurlarıyla baskı altına alındığı, korkutulmuş ve sindirilmiş bir toplum düzeni ile Adaletin teslim alınarak siyasi otoriteye tabi kılındığı, hukukun üstünlüğü yerine AKP hukuku ve vesayetinin hüküm sürdüğü AKP’lileştirilen bir devlet düzeni peşinde koştuğu bütün çıplaklığıyla açığa çıkmıştır. 2010 yılı her anlamda unutulmayacak hazin olaylara ve gelişmelere sahne olduğundan dolayı, milletimizin hafızasından kolay kolay silinmeyecektir. Gerçekten de Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarının yaşattığı hayal kırıklıklarına ve tahribatlara koca bir yıl daha eklenmiş bulunmaktadır.

2010 yılı, Türkiye’nin sözde demokrasi ve özgürlük iddiaları altında hırpalandığı, temellerinin sarsıldığı, bölücülüğün zirve yaptığı karanlık bir döneme işaret etmektedir. 2010 Yılında Türkiye ileri demokrasi fırtınasına tutulmuş, akıl hislere yenilmiş, sağduyu bozgunculuğa teslim olmuş, şuur yılgınlık karşısında teslim bayrağını çekmiştir. Her şey gün gibi ortadadır. Eğer bugün vatanımızın bir bölümü özerklik zırvalarına konu oluyorsa, ana dilde eğitim taleplerindeki ısrarlar çığırından çıkıyorsa bilinmelidir ki, bunun tek sorumlusu Adalet ve Kalkınma Partisi hükümetinden başkası değildir. Son günlerde ayrı bayrak, farklı dil ve semboller ve özerk bir yönetim modelini içeriğine alan hıyanet projesi Diyarbakır’da bir grup sözde aydın, gazeteci ve bölücülüğün siyasetteki temsilcileri tarafından ele alınmış ve taslak kamuoyuna ulaştırılmıştır. Ne var ki bugün geldiğimiz bu aşamada, bölücü terör devletle pazarlık yapar hale gelmiş ve demokrasi zedelenmiştir.

Açıkça itiraf ve kabul etmek lazımdır ki, AKP’nin sözde demokratik açılımı iflas etmiş ve vatanımızı yıkım selinin çamurları altında bırakmıştır. Bu kapsamda, partimizi zan ve töhmet altında bırakarak; “terör biterse MHP’de biter, ekmeği suyu bu” diye nitelendiren çürümüş zihniyetlere diyebileceğim şimdilik şudur: Milliyetçi Hareket Partisi, kandan, karışıklıktan ve kavgadan beslenen ve bunların artmasını isteyen bir çarpık anlayışa hiçbir zaman sahip olmamıştır. Aksine iftiraları atanlar mahşeri vicdanda mahkûm olacaklar ve yalpalayıp düşmekten başka bir sonları olmayacaktır. Sözümüz kardeşliğe, birliğe ve dirliğe yöneliktir.

Amacımız Türk milletinin bağımsız yaşaması, huzurlu olması ve sonsuza kadar son vatanında var olmasıdır. Bizim ekmeğimiz de, suyumuz da Türk’tür, Türkçedir, Türk tarihidir ve Türk milletine ait olan her değerdir. Türk devletinin kudreti bugün ayağa düşürülmüş ve itibarı yerlere batırılmıştır. Şayet, bugün cezaevinde yatan bir hainin projeleri salonlara ulaşıyorsa, ülkenin parçalanmasının fikir egzersizleri yapılıyorsa ve bu salonlardan virüs yayılıyorsa bundan birinci derecede sorumlu, devleti bu hale düşüren siyasi iktidardır.

Türkiye ve Türk Milleti AKP Hükümeti sayesinde tarihinin en kritik dönemlerinden biri ile yüz yüzedir. Bunun için tehdit ne derece büyük, tehlike ne kadar yakın, engeller nasıl olursa olsun taşıdığımız milli sorumluluk bizi mücadelemizden geri koymayacaktır. Biz bu tuzağa düşmeyeceğiz, birlik ve bütünlüğümüzü her şart altında savunacağız. Türklük sahipsiz değildir, Türk milleti yalnız değildir. Yörüklerin, Türkmenlerin mahzun olmadığını herkes görecektir. Asırları aşıp gelen Türk milletinin etnik alt öbeklere ayrılmasına, dağılmasına, ufalanmasına izin vermeyeceğiz. ‘Ne mutlu Türküm diyene’, haykırışını her fırsatta dillendireceğiz ve bu tarihi kararlılığı çocuklarımıza ve gelecek nesillere öğretmeye sonuna kadar devam edeceğiz.

Ezelden beri hür yaşamış olan Türk milletinin, sonsuza kadar da böyle yaşayacağına duyulan derin inanç, yabancılar tarafından kurulan ve kurgulanan bütün oyunları çok şükür ki bozmuştur ve yine bozacaktır. 2010 yılının önemli olaylarını unutmuş değiliz. Unutmaya da hiç niyetimiz yoktur. AKP hükümetinin tarih önünde hesap verip beraat edemeyeceği yanlış ve ihanet yüklü icraatlarını Türk Milleti asla unutmayacaktır. Beklentimiz ve dileğimiz 2011 yılında yapılacak olan milletvekili genel seçimleri ile Türkiye Cumhuriyetinin milletin iradesi ile AKP hükümetinden kurtulmasıdır.

Yıkılan umutların, bozulan düzenin, kaybolan kardeşliğin, yok edilen değerlerin yeniden kazanılması ile özlenen milli devlet, inşallah Milliyetçi Hareketin iktidarında sağlanmış olacaktır, Milletimizden önümüzdeki yılda sabır sükunet ve seçimlerde milli bir tavır bekliyoruz. Bu dilekle 2011 yılının Isparta’mıza, Türkiye’mize ve Türk-İslam Âlemine hayırlara vesile olmasını Cenabı Hak’tan niyaz ederim” diye konuştu

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.
2 Yorum