İstismar Değil Tecavüz!

İstismar Değil Tecavüz! / Akagündüz Hocadan Ailelere Hayati Uyarılar...

Yayınlanma:
Güncelleme: 01 Haziran 2019 10:30
İstismar Değil Tecavüz!

Son zamanlarda gündemden düşmeyen en önemli konuların başında ‘Çocuk istismarı’ olarak adlandırılan durumlar geliyor. En son Ecrin bebek olayında yaralanan toplumsal vicdanımız yaşanan bu olaylara ‘istismar’ olarak bakarsa maalesef daha çok yaralanacağa benziyor. Oysa yaşananların adı İSTİSMAR DEĞİL, TECAVÜZ!

Mersin’de Fatma… Malatya’da Ahmet… Ağrı’da Leyla... Kars’ta Sedanur… En son Samsun’da Ecrin… İsimler ve şehirler farklı, ama kaderler aynı… ‘Çocuk istismarı’ diye hafifletilen ve asıl adı tecavüz olan olayların ardı arkası kesilmiyor.

Ajans32 Genel Yayın Yönetmeni ve Demokrat Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Bora Tüfekli, Psikolog-Eğitimci-Yazar Hasan Hüseyin Akagündüz ile Pedofili ve çocuk istismarını konuştu.

Bora TÜFEKLİ: Son zamanlarda çocuklar üzerinde istismar konusu fazlaca gündeme geldi. Bu konuda siz ne düşünüyorsunuz? Çocukların haklarını düzenleyen-koruyan yasalar yok mu?
Hasan Hüseyin AKAGÜNDÜZ: Gerçekten son günlerde de fazlaca bu haberleri duymaya başladık. Arada bir olanları biliyorduk ama böylesine hunharca olanını da doğrusu duymamıştık. Artık bu istismar falan değil.

Bora TÜFEKLİ: Hocam istismar değilse nedir?
Hasan Hüseyin AKAGÜNDÜZ: İstismar deyince aklımıza rahatsız edilmek, iyi niyetin suiistimali, verilen yetkinin amacı dışında kullanılması vb şeyler gelir. Bahse konu durum, doğrudan doğruya tecavüz. Fiili anlamda kişinin isteği dışında kendisine dokunulması bile tecavüzdür. Haklarının gasp edilmiş olması bile tecavüzdür. Tarla-arsa işlerinde bile bir adımlık girintinin adı tecavüzdür. Biz niye istismar diye durumu hafifletiyoruz ki? Çocukların haklarını koruyan o kadar mevzuat varken.
Bakın; Felsefi anlamda Refah Hakkı, Korunma Hakkı, Yetişkin Hakkı, Anne-babaya Karşı Haklar diye vasıflandırabileceğimiz hakları var çocukların. 20 kasım 1989 Çocuk Hakları Sözleşmesi var ve çocuklara Yaşamsal Haklar-Gelişme Hakları-Korunma Hakları-Katılım Hakları veriyor.
Ayrıca Çocuk Yararınalığının Önceliği, Kamusallık, Düzenleme Serbestliği, Güçsüzlerin Korunması esasları var.
*Ayrımcılığın önlenmesi
*çocuğun yüksek yararı,
*yaşama ve gelişme hakkı,
*Çocuğun görüşlerinin dikkate alınması gibi hakları var. 1993’te yayınlanmış konu ile ilgili Faaliyet Programı var ve bu 1995’te güncellendi.

PEDOFİLİ SUÇTUR ARKADAŞ! BUNUN LAMI CİMİ YOK
Bora TÜFEKLİ:
Hocam belli ki mevzuatta her şey var ama uygulamada neden bir caydırıcılık yok?
Hasan Hüseyin AKAGÜNDÜZ: Aslında bunun cevabını verdim. İstismar yumuşatılmış bir kavram. Hukukçular Pedofili kavramını (çocuk istismarı-tecavüzler) suç saymıyor, psikolojik bir hastalık olarak yorumluyor ve bu suçu işleyenler genellikle tedavi için bir hastaneye sevk ediliyor. O kadar! Pedofili Suçtur arkadaş. Bunun lâmi-cimi yok.. Hiçkimsenin ailenin biriciği olan çocuğu incitme hakkı bile yokken tacize-tecavüze maruz bırakanların cezasız kalması anlamsız. ‘Cezasız Kalmadı, Tedavisine Karar Verildi’ bu cevap kimi tatmin ediyor ki?

Bora TÜFEKLİ: Peki hocam bunun engellenmesi için bir yol yok mu?
Hasan Hüseyin AKAGÜNDÜZ: Olmaz mı? Var ama kimse aramıyor ki! Bu suçu işleyenlerin geçmişlerine bakın, psiko-dinamiğine inin, sebepleri orada göreceksiniz. Genellikle ya ihmal edilmişlerdir yada istismar.. Aile içi iletişimine, akraba birlikteliğine, çocuk yetiştirme modülüne bakın.. Herşey orada gizlidir. Bugün herkes çocuğunu koruma telaşı ile onları eve hapsediyor. Sosyalleşme süreci zarar görüyor. Emniyetin suçu önleyici hizmetleri gibi yaklaşımlar işimizi kolaylaştırabilir. Günümüzde sosyal medya bazı suçlarında oluşumunu ve artışını tetikliyor. Bu yüzden çocukların internet erişimleri de zaman zaman denetlenmelidir.

Bora TÜFEKLİ: Tüm maruz kalanların bildirimde bulunduğunu düşünüyor musunuz? Yani gerek ailesine, gerek adli mercilere durumu anlattığını düşünüyor musunuz?
Hasan Hüseyin AKAGÜNDÜZ: Hiç sanmam; ailesinin duymasını istemeyenler olduğu gibi, ailenin de duyulmasını istemediği çok durumlar yaşanıyor. Saklıyorlar yani. Yapanın yanına kâr kalan durumlar da var. Benim anlamadığım öğretmen çocuğu azarlasa CİMER’e başvuran aile ya da çocuk, neden bu konuda duyarsız kalıyor ki?

ÇOCUKLARINIZA BAĞIRMAYI, TEKME ATMAYI ÖĞRETİN
Bora TÜFEKLİ:
Anlattıklarınız dışında çözüm öneriniz nedir? Neler yapmak lazım? Kuşkusuz ailelere büyük görevler düşüyor. Çocuklarımıza nasıl yaklaşmalıyız?
Hasan Hüseyin AKAGÜNDÜZ: Çocuğu yalnız bırakmamak. Günlük meşguliyetlerden dolayı ihmal etmemek. Birileri ile kıyaslamamak. Başarıya mecbur etmemek. Aile bunları yaparak başlamalı hayata. Tedirginlik asla çocuğa yansıtılmadan.. Duyulan güvensizlik –ortama- çocuğa yansırsa sonuç daha vahim olabilir. Yasalar artık suç konusunu değerlendirmeye almalı. Veliler ve öğretmenler çocuğa çığlık atmayı öğretmeli. Aile ve onların izin verdiği kişiler dışında bir temas halinde çocuk çığlık atıp yardım istemeli. Tekme atmalı. Evet, çocuk bu durumda tekme atabilmeli. Kaçabilmeli. Bulunduğu yerden uzaklaşabilmeyi denemeli-uygulamalı. Bunu yaparken de bağırmayı ihmal etmemeli. Yaşadığı her ne ise ailesi ile paylaşmalı. Sokakta şüpheli gezinen ve mahalleden olmayanlar 155’e bildirilmeli. Daha çok şey sayabilirim ama anladığınız gibi öncelikli görev ve sorumluluk ebeveynin. Bu konuda dünya ayakta iken bizim sessiz kalmamız beklenemez. İllâki birimizin çocuğunun mu maruz kalması gerek? Toplumdaki her çocuk, hepimizin sorumluluğunda. Kimse bu sorumluluktan kaçmamalı ve duyarsız kalmamalı.

Bora TÜFEKLİ: Hocam, bize ve okuyucularımıza zaman ayırdığınız için teşekkür ederiz. Umuyorum ki; özellikle aileler bu uyarılarınızı dikkate alır ve artık acı haberler vermek durumunda kalmayız.
Hasan Hüseyin AKAGÜNDÜZ: Asıl ben teşekkür ediyorum. Böylesine önemli bir konuyu masaya yatırdığınız ve bana sayfalarınızda yer ayırdığınız için…

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.