Kolay Hayattan Güçlü Hikâye Çıkmaz

Kendi hayat hikâyesini kaleme alan Hemşire Zehra Eker, çektiği onca zorluğa rağmen nasıl hayatla mücadele verdiğini anlattı

Yayınlanma:
Kolay Hayattan Güçlü Hikâye Çıkmaz

Kendi hayat hikâyesini kaleme alan Hemşire Zehra Eker, çektiği onca zorluğa rağmen nasıl hayatla mücadele verdiğini anlattı. Hedefleri olan Zehra Eker, yazdıklarıyla “ Bir kişiye bile örnek olup ışık tutabilirsem bu bana yeter” dedi.

Herkesin hayatında iyi yada kötü anıları olur. Önemli olan o anıları hep iyi hatırlamaktır. Ama bazen sizin elinizde olmayan sebeplerden dolayı anılarınızı hatırlanmak bile istemezsiniz.

‘Kolay Hayattan Güçlü Hikâye Çıkmaz’ isimli kitap yazan Zehra Eker, ‘Zamanında yapılmayan her şey sonradan doyuma ulaştırmıyor insanı’ dedi.

Demokrat’a özel konuşan Zehra Eker; ‘1979 yılında Nevşehir’de doğdum, 2 çocuk annesiyim. Oğlum ilahiyat mezunu, kızım üniversiteye hazırlanıyor. Eşim terzi o da kendi çapında işlerine devam ediyor. Evet, ben bir kitap yazdım. Yaşadığım zorlukları ve geçirdiğim süreci anlatmak istedim. Çünkü içimde biriken bazı duygular vardı. Bu duyguları daha öncesinde amatörce yazdıklarım oluyordu. Şiir yazdığım da oluyordu. Bunları derleyip toplayıp bir kitapta toplama düşüncesine girdim. Yazarak şifa alınacağımı düşündüm. Çünkü insanlara anlatmak kolay olmuyor. İnsan anlatırken tekrar tekrar yaşıyor çünkü.

Elbette ki yazarken de tekrar yaşıyor gibi oluyor ama. O kağıdın kalemlerin insanı dinlerken yargılanmaması çok hoş bir şey. Ben yazarak şifalar aldığımı fark ettim. Bir yazarlık eğitimi aldım bir aylık bir süreçti. Yazar koçum da bana şunu söyledi; ‘İmla kurallarına dikkat etmene gerek yok. İçindeki bütün duyguları tüm çıplaklığıyla yazabilirsin’ dedi. Gerekli düzenlemeleri editörler yapıyor zaten. Bu kitabın kahramanı sen olacaksın istediğin yeri çıkarırız istediğin yeri ilave edebilirsin sonradan. ‘İmla kurallarına dikkat etmeden rahatça içini dökebilirsiniz’ dedi. Önce nasıl yazacağımı bilemiyordum çünkü deneyimim yoktu. Okumayı çok sevdiğim için giriş gelişme ve sonuç kısımlarının kafamda biraz toparlayabildim. Ama bu roman gibi değildi, olay örgüsü üzerinden gitmiyordu. Otobiyografi yazmak çok zormuş, bunu yazarken fark ettim. Konuşmak gibi olmuyormuş insan zaman zaman duygulanıyor. Zaman zaman kalem yürümüyor. Tekrar yaşıyorum kalem yürümüyor olduğu yerde çakılıp kalıyor. Orada bırakıp birkaç gün dinlenmek gerekiyor. Bazen de gecenin üçüne, dördüne kadar yazdıkça yazasın geliyor. Kalem böyle kendiliğinden akıp gidiyor. Kitabı yazdıktan sonra en az 3 defa okumuşluğum var. Hatası var mı diye. Her seferinde bir yerde bir eksik. Bir yerde bir fazla onun yerini değiştir bunu buraya koy. Bir yazarımız, ‘Bir kelimeyi uygun yere yerleştirebilmek için 15 yıl bekledim’ diyor. Onun gibi çoğu kelimeleri değiştirmek durumunda kaldım. Bu buraya uygun oldu, buraya uygun olmadı diye. Ben eğitimine çok hevesliydim, öğretmen olmaktı benim hedefim. İdolüm ilkokul öğretmenimdi. Ama hayat şartları izin vermedi. Ailemin ekonomik sıkıntılar sebebiyle okutmak istemediler beni. İçimde ukde kalmıştı. Okumayan kızı evlendirirler. Erkenden evliliğe sıcak baktım ama benim düşüncem şuydu. Kitabın konusu da bu evlenirsem belki okuyabilirim, umutla evlendim. Komşu oğluyla tanıştık. Ona hayallerinden hedeflerimden bahsettim. O da sıkıntı etmedi olur dedi ve bana destek oldu. Ama hayat şartları biraz hayallerimi geciktirdi. Çocuğumuz oldu, bazı sağlık problemlerim oldu, imkânlar oluşmadı. Oğlumla birlikte okumaya başladım. Oğlumla birlikte sonrasında devamı geldi. Üniversite derken yani öyle keyfine okuyor gibi başladım aslında. Sonrasında güzel puanlar aldığımı gördükçe bir daha heveslendim. Sınavdan sınava derken buraya kadar geldim. Bu süreçte beni çok caydırmak isteyenler oldu. Dershane olmadan olmaz öğretmensiz olmaz ne gerek var dediler. Eşinin işi var dediler.

ZAMANINDA YAPILMAYAN HER ŞEY SONRADAN DOYUMA ULAŞTIRMIYOR İNSANI

Ama ben hep şunu düşündüm, bir kadın kendi gücünü fark etmeli, kendi potansiyelini fark etmeli. İlla ki çalışmak zorunda değil, ama bir meslek edinmek zorunda. Bu düşüncedeyim, benim bilgi açlığı vardı.

Galiba zamanında yapılmayan her şey, sonradan doyuma ulaştırmıyor insanı. O yüzden bu bilgi açlığımı doyurabilmek, için her türlü bilgiyi böyle sindirmeye çalıştım. Ama fark ettim sonra o bilgiye temas ediyorum. Onu içselleştiremiyorum, hep yarım kalıyor. Bunun sebebini araştırırken. Yazar koçuyla tanıştım sosyal ortamda. Ona da bu duygularımdan bahsettim. Yazarak şifalanmak adı altında bir program yapıyordu. Programa dâhil oldum eğitimi aldım. Eğitimde kitap nasıl yazılır, nereye ne kelime koyulur değildi. İçimizdeki duygularınızı rahatlıkla dökün, bir psikoloğa anlatır gibi anlatın. Bu şekilde yazarak şifalanmak programın ismi. Ben yazarak şifalandığımı, yazdıkça fark ettim. Sonrasında tabii yazar koçumun destekleriyle yayınevlerine ulaşabildik. Sonuçta ilk kitabı yazan bir insanım, isimsiz tanınmayan bir yazarın yayınevlerine ulaşması çok zor oluyor. Refere oldu yazar koçumuz benim gibi birçok arkadaşım. O gruba dahil olan eğitimi alan birçok arkadaşın elinden tuttu. o yüzden ona da çok müteşekkürüm.

Çok büyük bir heyecan vardı, yani hani sınava hazırlanan bir öğrenci ne kadar çalışırsa çalışsın kendini eksik hisseder ya. Şu an kitapta hayatımın ne kadar anlatsam da bir eksiklikler olduğunu fark ettim. Bu kitabın, ikincisinin geleceğini düşünüyorum. Ayrıntıya girerek duygularımı daha çok katarım, biraz daha roman tadında. Çünkü bu biraz değişik bir teknik oldu. Otobiyografi ve roman karışımı bir şey oldu. Çok duygulara girmedim, piyasaya ilk girişim genel geçer kısa olsun hayat özetim diye düşündüm. Çok heyecanlıyım onun haricinde bir o kadar mutluyum. Huzurlu ve gururluyum da. Bence büyük bir cesaretti bu kolay, kolay hayatını anlatıp da herkese deşifre olmak istemez insanlar. Kitabı okuyanlardan bana gelen dönüşler, herkesin farklı bir yere odaklandığını. Farklı bir yerde olduğunu gördüm. Okurlardan da bazı şeyleri kavrıyoruz. Herkesten farklı yorum almak çok ilginç. Mesela bazıları diyor ki şurası şöyle olsa olmaz mıydı? Bunlar beni mutlu ediyor elbette. Herkesin yaşamı bir birine benziyor. Çoğu hikâyeler birbiriyle aynı gibi, birebir aynı olmasa da.Herkesin olaylara bakış açısı farklı. Baktığı pencere farklı, hissettikleri farklı duyguları tanımlamaları farklı.

O yüzden yazarken benim amacım şu oldu. Hayatımı deşifre etmek benim hayatımı birilerinin öğrenmesi, çok önemli bir şey değildi aslında. Ama imkansızlıklar içinde mümkünlerin nasıl yaratıldığı. Nasıl başarıya ulaşmak için vazgeçmemek gerektiğini, en az bir kişinin bile hayatına dokuna bilirsem. Mücadele ruhunu canlandırabilir isem diye düşünerekten. Böyle bir hayat varmış ama bu şartlara rağmen, kişi umudunu kesmemiş. Kabuğuna çekilmemiş imkansıza parmak basmış. Kendini geliştirmiş bir, örneklik teşkil etsem. Teşvik olsun ve umut olsun birilerine, bu amaçla yazmak istedim. Okuyucular kitabımı, internet üzerinden, BKM kitap dan bulabilirler. Kitap Kurcunda, İstanbul büyükşehir kitapçıkta yani İstanbul kitapçısı diye geçiyor. Trend kitapta, halk kitabevinde buralarda satışa sunulmakta. Buralardan ulaşa bilirler.” diye konuştu.

HABERE YORUM KAT
Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.